EL FELAH!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Gerçek bir olaydan esinlenilmiş, yola çıkılmış ama kahraman (Zarife) bir noktadan sonra kendi hikayesini kendi yazdırmıştır. İmgelemde canlanan, derdini kendi anlatan bu yaratıklara bitiyorum :D
Eğdi başını Zarife ve titredi soğuktan.
Sokulmadı kimseye üşüdü yalnızlıktan Otuz yıl bu, dile kolay, hep zorlukla yaşamaktan Anlamadı nasıl geçmiş hain yıllar acımadan. Dudağında bir mırıltı, eller havaya açık Yoldaşını uğurluyor gözlerini ayırmadan Böyle mi olur yaşlılık, hem bu kadar mı çabuk? Ağırlaşan bedeni kopamıyor bu tabuttan Baktı ellerine Zarife, bir yel esti uzaklardan Sesler ki çınlayışı, azapları anımsatan Enişte Bey ve Teyze Hanım; Yeter, dediler, bıktık! Geldi senin zamanın Bunca emek, bunca çaba Değer mi sana acaba? Hem gelin gelecek yarın Sen ve paçavraların, Şimdi , derhal toparlanın! Ah Zarife, vah Zarife! Yetimsin, öksüzsün diye, Aldılar gül gibi elini, Tutturdular bir çengele. Gösterdiler az uzaktan Düğün filan Hak getire! Öldürdüler hep dayaktan, Verdiler bir kötürüme Adam çirkin, adam sakat Kıvrık elli, eğik belli Zarife’de yok kabahat İstikbali, baştan belli. Tam otuz yıl dile kolay. Ha bir bebek, ha bu koca İçi rahat, gözü nemli Hele de mezara koyunca Akla düşer ilk dediği İçi titrer, göğsü yanar: “Kız Zarife, işte kocan, Korkma bakar, maaş sağlam Kıvrılsa da bilekleri, İki küçük çengel gibi… Duramazsın sırıtmadan, Ne gülüyon kız Zarife? Gülmez mi hiç, gülemez mi? Bir kurtuluştur onunki Korksa da rahattır artık. “Dövemez ki, dövemez ki “ Şule TEK |
Acı çok acı
Paylaşımın için teşekkürler