Yalnız Bir Güldür SevgiAkşamın grileşen sesine kapılıp Sesine yürümek vardı şimdi Sevginin pervazlarına tutunarak Adını sarı denizlere serpmek vardı Sellerin getirdiği yorgun millerle Dalgaların sürüklediği köpüklerle Ah sesine! Denizlerin, nehirlerin ve ışıltılı göllerin O devasa gizemini karıştırıp Aşkla varlığına tutunup Sevinin uzak şehirlerinde Seni aramak vardı. Soruların içinde iken bile Düşlerin çizgisini çekebilmek seni düşündükçe Uzatıp ellerimizi gökyüzüne Karanlıklardan yıldızları çekip almak gibi Kim bilir, belki de kimselerin bilmediği Birçok polenden yeni çiçekler türetip Asmak gökyüzüne Yeryüzünden daha güzel izlenebilmelerini ispatlamak için Belki de bir kadının gözlerine kapılıp Uzaklara, çok uzaklara gitmek Seni düşünmek. Evet, aşk bakışlı yar! İçimiz dışımız hayat iken Bir düş havarisini beklemektir mutluluk Işıltılı göllerden düşleri yudumlamak gibi Gecenin tam orta yerinde Uyanıp derin uykulardan Ter içinde kalmış bedenimizi sıvazlamak Gürül gürül akan suları yüzümüze çarpmak gibi. Bu yüzden zehirli bir ok gibidir düş ve hüzün Ne yürekten çıkar, ne öldürür Tıpkı Eros gibi Suskulardan bile yanıt sağabilir insan Anla ki ! Ben aşkın her hali Ben düşün bezirgânı Ben sevginin şimal yıldızı Ben dağların ılık ve hırçın yeliyim. Düşler bizi birbirimize yakınlaştırdıkça Mutluluğun da okşanmamış haliyim Arada bir üzerimize yıkılsa da dağlar Yurdumun sarp patikaları gibi Aşınsa da ara ara yüreğimiz Yalaz bir bahçedir sevgi İçinde her türlü sevinin ekildiği Sevginin yine aşkla ve umutla derlendiği. 11/7/2013 Selahattin YETGİN |
Ne yürekten çıkar, ne öldürür