CAVİDAN
çıkar ansızın karşına,
bıraksanda, sen geride; onu!.. yüzsüz olur geçmişin, yüzlerce; yüz çıkarır ,dağarcığından!.. kolaysa, as onları ;zihninin dar ağacından... sonra cavidan düşer çölüne, göğsünün; bir acı figan düşer,ah ile hüzün hüzün... yamacına yaslandığın her sırt, yar zannedilir, öyledir bu işler; halbuki yar, hep bekletilir... sorsan ona, cevap veremez sana dilsizdir aynı zamanda,seni suçlar; sorma sakın... görmeyeli ,çok çok ;resmim değişmiştir sadece, onların da, aynı zamanda... geçmişinden beliren ,her yüz; defter tutmuştur sana, her sayfa bin sitem doludur senden yana!.. ah cavidan !..ne mükemmel işlenmiş hatrın,sol yanıma nüsha nüsha, tevafuk dolu senli varaklar; ağır ağır, nüzul iner her lahza; an be anlarıma!... kıy ey kader nikahla beni bu sevdaya canım mihir olsun; kalanı hibedir, o ahdıma... nüks et ey çarpıntı,kalmasın mazimden tek bir resim yok hiç, tek bir nefeslik dahi; hesap veresim!.. buğulu camlarda aksimi aradım,herkesin aksine dilbaz olsaydım nevrim böyle dönmezdi tersine... ah cavidan, kırık bir mızrap gibiyim, malum şarkıda takılan lazım olmayan müsvette gibiyim,alelade atılan... sen sarar isen, yok ölüm ;havada ve karada, hep sen çık derunumdan ve hırpalanan her yarada!... |