AYRILIK ACISI SİNMİŞ KOKUNU TAŞIYAN RÜZGARLARDA
Annesinin pekte önem vermediği tahta sanduka aşağıda ki mahzenin soğuğunda öylece terkedilmiş bir halde tozlarıyla duruyordu,
eline aldığı bezi hızlıca vurdu anne Viviana tozlar savruldukça arada öksürüyordu,zaten fazla sağlam olmayan kilidi bir taş parçasıyla hızla kırdı,kalın yeşil kadife bir kumaşa sarılmış açtığında ise içinde çok eski bir kitap buldu,tarihine baktı sayfaları sararmış uç kısımları sanki yanık gibi simsiyahtı, tekrar el attığında sandığın alt kısımlarında eski milli kıyafetler vardı, o dönemlerden beri hala süre gelen değişmemiş gelenek olan bağ bozumlarında yörenin kızları arasından seçilen o kraliçe , yörenin en taze dipdiri yeşil kırmızı üzümlerinin sepet sepet sunumu ve o gülümseyen güzeller birinci olan tabi ki de hep oymuş diye hatırladı o an gülümsedi , iki eliyle yukarılara kaldırıp işli eski cepkene baktı,en dip kısmında bir küçük sanduka işte o sımsıkı kapalıydı,açamıyordu,annesi hiç ellememiş olmalıydı,öylece bırakmış neler vardı,zorladığı taş parçası işe yaramadığı için duvarda asılı küçük baltayı kilide vurdu ,bayağı hasar gören sandukadan yazılı bir defter,eski mektuplar küçük kutu değerli takılar çıkarken şaşırdı kaldı ,annesi niye umursamamıştı? öylece bırakmış olmalıydı,belkide farketmemişti bile,keşke o yanında olsaydı soracağı o kadar çok sorular vardı ki... AYRILIK ACISI SİNMİŞ KOKUNU TAŞIYAN RÜZGARLARDA Ayrılık ne zor şeymiş senden Elisaveta bilemezsin nasıl bir sancı damarlarımı yakan kanımda yan yana yürümeyi çıplak ayaklarımızla koşmayı özledim kumlarda ama bir denizci var bir asker şimdi denizlerin ortasında düşünmedik biz sadece sevdik kutsal ruhlarımızla sayfa sayfa mektuplar yazmak isterdim bana verilen kısıtlı zamanda sen ne dediğimi anla ağlamadan oku cesaretli ol yanındayım ruhumla hani o koştuğumuz patikalara git denizi gülerek selamla dalgalarla konuş rüzgar dokunsun o saçlarına yanaklarında soru falan sorma derin bir nefes çek acele et bekleyen aşkımızı kucakla rüyalara bile zamansız bir yerdeyim oysa ben şimdi uykusuz açıklarda her şeye hazır ol gelemem belki bu askeri yollarlarsa uzaklara takvimleri unutan zaman şu geminin pervanesinde dönen sularda sakın beni unutma kudretli topraklar belki beni çağırır ayak bastığım limanda o an gelince sadece sen ol karşımda hızla koş aç kollarını sarıl kokunu duyayım ellerim değsin yeter sarı saçlarına değen tuzlu rüzgarlarda AH ELİSEVETA DENİZLERİ SEVERDİM ASLINDA AMA SEN KOKAN ŞEHRİM DAHA AĞIR ŞİMDİ ÖZLEDİĞİM O KARALARDA ............................ Karadeniz kıyısında bir liman şehri Köstence kızı Elisaveta sayfa sayfa aşk kokacak büyük annesinin sır aşkını onun topraklarında çözünce.. |