KUR'AN İLE EHL-İ BEYTŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Uğur Kepekçi
1 Kasım 2013/Yeni Mesaj Gazetesi Dünya barışının teminatı Ehl-i Beyt’tir Dünyada nerede Müslüman varsa; orada kan, orada gözyaşı, orada zulüm ve işkence hüküm sürmektedir. İslam düşmanları da adeta keyiften dört köşe olmuş; dökülen kana, yapılan zulüm ve haksızlıklara seyirci kalmaktadırlar. Dinlerarası diyalog, medeniyetler ittifakı, projeleriyle dünya barışı yalanına hizmet edenler, dökülen Müslüman kanının, yapılan kardeş kavgasının durması için bir çaba dahi göstermiyorlar. Böylece bu projelerin kime hizmet ettiği de açığa çıkmaktadır. BOP kapsamında yapılan sahte baharlarla aldatılan Müslümanlar, bid’at akımlara hizmet edenlerin fetvalarıyla ve çabalarıyla açık ya da gizli bir mezhep kavgasına sürüklenmiş, dinde yeri olmadığı halde birbirinin kanını dökmektedirler. Bu anlamsız kavgaların ortadan kalkıp dünya barışının tekrar sağlanması ancak ve ancak sağlam ölçülerle gerçekleşir. Bu ölçü Kur’an ve Ehl-i Beyt’tir. Çünkü Kur’an’da ve Ehl-i Beyt’in hayat ölçülerinde asla Müslüman kanı dökmek, Müslümana silah doğrultmak yoktur. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, “Uluslararası Gadir-i Hum Bayramı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt Programında” yaptığı kapanış konuşmasında Müslümanı öldürmenin yasak olduğunu ayet ve hadislerle açıkladılar: “Şimdi beni iyi dinleyin. “Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” Nisa suresi, 92’inci ayet. Bir Müslüman’ı öldürme yetkisini sen kimden alıyorsun? Bir tane senin gibi adamdan alıyorsun. Başka bir ayette “Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir canı öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa bütün insanları yaşatmış olur” buyruluyor. Başka bir ayette, “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir” buyruluyor. Yani Müslümanlar birbirinin hamisidir, birbirini korumaya mecburdur. “İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar işte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır.” Yani beni koruyan, seni koruyan Allah’ın rahmet edeceği insan budur. Al-i İmran suresi 28’inci ayette Allah, “Müminler müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa artık onun Allah ile hiçbir bağı kalmamıştır” buyurmaktadır. Sen Müslüman’ı terk eden adamla beraber olursan namluyu da Müslüman’a çevirmiş olursun. Bundan büyük bela olmaz arkadaşlar. En büyük bela budur. Bir hadiste Allah’ın sevgilisi, “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona hıyanet etmez, ona yalan söylemez, onu düşmana teslim etmez. Onu yardımsız bırakmaz. Müslüman’ın diğer Müslüman’a ırzı, malı ve canı haramdır” buyuruyor. Peygamberimiz veda haccında Arafat hutbesi irad ederken şöyle buyuruyor: “Şüphesiz sizin kanlarınız ve mallarınız bu gününüzün, bu ayınızın ve bu beldenizin haram olduğu gibi birbirinize haramdır.” Yani her Müslüman’ın Müslüman’a canı haramdır, malı haramdır, namusu haramdır. Onu Müslüman korumakla mükelleftir. Daha çok hadisler var arkadaşlar. Bir hadiste şöyle buyruluyor: “Kim ‘La ilahe illallah Muhammedun Resulullah’ derse artık onların kanları ve malları haram olur. Onların kanları Allah’ın emanı altındadır.” Allah’ın koruması altında olmasına rağmen eğer sen bunun canına, malına vesair değerlerine tecavüz edersen sen Allah’ın hududuna, hukukuna aykırı hareket etmiş olur, katil olursun. “Mümini öldürmek kâfir işidir, mümine sövmek fasıkların işidir. Bir müminin kardeşini üç günden fazla konuşmayarak terk etmesi de helal değildir.” Şimdi İslam böyle bir hukuk geliştirmişken kalkıp da Müslümanların arasını açanlar çeşitli bahanelerle canına, malına, namusuna, iffetine, izzetine, haysiyetine kastedenlerin İslam’la, Müslümanlarla ve Allah’a kullukla zerre kadar alakası yoktur.” Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın bu konuşmasında sunduğu deliller ışığında bölgemizde yaşananlara baktığımız zaman, dünya barışının teminatının da Kur’an ve Ehl-i Beyt olduğunu görüyoruz. Ehl-i Beyt’in kurtuluş gemisine binmeyenlerin ise bid’at akımlara saparak, Allah’ın hükümlerini çarpıtarak; birbirinin kanını döktüklerini ve dinden çıkmaya varan tehlikeli sonuçlara ulaştıklarını görüyoruz.
İslam Dünyası’na bak; işkence, gözyaşı, kan
Ezan, namaz, niyaz var, buna rağmen yanar can Azılı düşmanlarsa, keyiften tam dört köşe Bu işte bir terslik var, ayetle sabitken an. Kur’an-ı okurken biz, neden oluyor böyle Allah, din, iman varken; nedir bu, çabuk söyle "Ezan Duası" delil, vesiledir Peygamber (SAV) Kemale erdi İslam, Ehl-i Beyt farzdır öyle. Allahumme Salli-Barik, kafirun da kanıttır Allah’ın emri ile, Ehl-i Beyt tek anıttır (SAV) Peygamberi çok seven, Ehl-i Beyt’i sevmeli İmam Ali’ye biat, en mükemmel yanıttır. İmamete karşıysa, pis Yezittir en koyu En azılı düşmandır, Yezit ve Yezit soyu Kur’an ile Ehl-i Beyt, farzdır her Müslüman’a Şefaat yetkisiyle, vesiledir her boyu. "BAŞI KAPALI VEYA AÇIK TÜM MÜSLÜMANLARA SELAM OLSUN..!" |
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾