Siyah ile Beyaz
Siyah ile beyaz gibiydik,
Ben gülsem, sen ağlardın, Ben düşünsem, sen şarkı mırıldanır, Ben sussam, sen konuşur, Sen sussan, ben hiç susmazdım… Zıtlık değildi kastımız aslında, Zıtlığın uyumuydu belki de yaşanan… Ama o kadar uzak ihtimallerde aramamıştık hiçbir şeyi, Ve o kadar uzakta değildik aslında, Gözler ayrılsa, gönüller bir, Bedenler ayrı olsa da, kalpler bir atardı… Siyah ile beyaz gibiydik, Sen süt gibi, günahsız, bir o kadar saf, Ben ise siyah, tıpkı karanlık bir oda gibi, Halbuki ikimizde saftık, Tabi hayat bizi bıraksaydı eğer, Fırtınalarla boğuşmaktan kendini göremeyen, Belki de birer alabora olmuş sandaldık… Ama her şeye rağmen, yaşamayı başarabilen, Adına yaşam denen bu oyunda başrol oynamaya devam eden, Başına gelen türlü belalara göğüs geren, İnsanoğluyuz belki de… Şarkıda söyler ya, Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler diye, Evet, şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler, Bunları sana adardım be Gözüm… Siyah ve beyaza rağmen, Her şeye rağmen… Şimdi mi? Şimdi yok artık, Dün, dün de yok! Yarın, muamma… Aslında suçlu olan dünler! Bizler değiliz, Yarınlarımızı yıkan, bizleri yıpratan, Her şeyin altından çıkan Dünler değil mi?! Ah be gözüm… Cancazım… |