SENİ ANCAK SEN YIPRATIRSIN...
bu gün biraz eskisi
vardır ya hani umutlardan kalan özlem kırıntıları sokak sevdalılarına dağıtılan onlarda dert yanmaz hani bölük pörçük ince kıyım gibi seni ancak sen ısıtırsın... bu bulutlar da neyin nesi çatık kaşla üşünür ya bir yere vasıl olmak ister acele tarafından adrese teslim cesetler var celse celse mahkeme de mahkeme hani yargı sen yargıç sen avukat gözyaşların seni ancak sen avutursun.... bu şehir bu gün biraz ayyaş kör mustafa kör şeytana takmış aşkın gözü kör diyenlere çay ısmarlıyor... pohpohlanmak vardır ya hani okşanmak isteyen duygular gibisinden çıtkırıldım bir ben var benden içeru sonra ismini tükürdüm çanak çömlek patladı... imparator oldum rüyamda üstü açık yatmışsın dediler e postasını dürttüğümün dünyası hep böyledir zaten sen jelatini cafcaflı kürk mantolu madonna ben yaş yolun yarısında ergen terelelli.. hani bakışların sataştığı sokaklar arşınlanır ya seni ancak sen öpersin usulcana... kıvılcım ancak çakmaktan saçılır bir de elektrik kablolarından daha da sayarsın da sayma artık yorulursun kendi sarmalında üf olur yoğrulursun giderken beni bana bırak nolursun, az öte zamanda zaten beni tekrar bulursun hani bozuk saatlerin doğru gösterme vakitleri gibi sen ancak sen de kurulursun.. tatlı yiyelim tatlı konuşalım canım bol ekşili kapuska çekse bile şehir gün be gün aklımın ırzına geçerken nerdesin televizyondaki kanrevan haberlere perdesin sömürüler vardır ya hani simgesi afrika olan ben bahtı karayı oynayan şaftı kara sen kahpe bizansta dansözlük yapan o la la pastavilla o kadar rakstan sonra ücreti zamandan istersin yetmez deyip sonra küfredersin seni ancak sen bestelersin... bu bendeki cibiliyetsiz kadar ben var mıdır sözüm sana bendeki zerzevat sen anla ister cuk otursun ister lop otursun kalemimde sarhoş bu gün ablası geceyi çok içince mürekkebi renkleniyor sahi bu bulutlar gerçek mi yoksa yoksa uyuyormuyum loş ışıkta ayakta gezerkene gözlerim saldırmasa iyi olacak her gördüğüne seni ancak sen savunursun... |
Bendedir
Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,
Kime ne, aşılmaz duvar bendedir,
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem;
Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir.
Necip Fazıl Kısakürek