bir sonra ki gün dün yaşadığın gün.
Çiçeklerin bile kıskandıkları renkler varken gökyüzünde,
küçücük bir çocuğun küçücük ellerini kıskanır ruhun. Yüzündeki o en içten gülümsemeyi,sahtesiz,abartısız. O tertemiz tenini kıskanır yorulmamış yıpranmamış yüreğini. Bakışlarına imrenir ruhun tek korkusu gece karanlıkta yatmak, en sevdiği oyuncağını kaybetmek. Gözyaşlarını bile öyle korkusuz ağlar ,öyle dertsiz. Senin yüreğin ise dikenlerle yaralanmış, sarsan da akıtır parça parça. Nasırlı ellerin, yorulmuş yüzün aynada göz kırpar sana hatırlarcasına inadına. Gülüşün ne zaman gerçek olduğunu bilemeyeceğin kadar yalancı. Bakmaya ürkek bakışların görmemek,sevmemek için savaşta. Nereye değse hüzünlenir. Kapamak istersin,yüreğin kalır gören. Gözyaşların yanaklarından bağrına yataklar açarken, kaç kişiyi boğdun, kaçında boğuldun sayamazsın, Senin ürkek yüreğinin yanında küçük bir çocuğun ufak korkuları cennet bahçeleri kalır. Kaybetmekten korkarsın ağlamaktan,ağlatmaktan hatta ağlayamamaktan. Sevmekten,sevememekten,üzmekten korkarsın, bir sonra ki günden,dün yaşadığın günden korkarsın. Hayatın güle oynaya verdiklerine inanmayacak kadar ders aldın artık. Şu ağaçların yapraklarını döktüğü gibi solup yeşillendin defalarca, yine açıp yine kapanacaksın. Hangi gökyüzünde savrulduğunu sorarlarsa,kendi sevdam da kayboldum dersin, Hayallerini,umutlarını,sevinçlerini,gözyaşlarını akıtıp geceleri konuştuğunu. İsyan ettiğin,teşekkürler sunduğun bulutlarını göster, İster güneş açsın ister yağmur döksün. Güldürebildiğin kadar gülmedin de, bu kadar renk varken, bu kadar kahkaha ve elbet bir tenhada bir huzur. Bir başına debelendin yağmurlarda. yine o yağmurlarda arınıp gel gir kaçtığın yere, gel gir sol göğsüme, yerin kanarken akıla izin vermez. Gel tekrar at sol tarafımda, ciğerlerime çektiğim havanın hesabını sonra yaparsın. İn gökyüzünden,tekrar at çıktığın yerde. |
Tebriklerimle.