TUNA'LI GELİNI. -Vuslata kapalı, hasrete açık, Yüreğime bir yağdın ki sıcacık!- A sevdiğim biliyor musun? Ben bu şiire çiçeklendiğimde, Gözlerime kına yaktı yokluğun! Gurbet, kızıl püskülünü serdi üzerimize! Bir sonsuz ışıktı tüm hayâllerim Ebem kuşağının alı kırıldı! Kâinatın leyli karanlığında Yitik bir süreyyâyım şimdi! Birer birer parçalandı ellerim Al alma’nın ince dalı kırıldı! O, en keskin kılıcını bende denedin! Kin boşandı ağzından yedi düvelin Ben bir yorgun Asyalı Sen bir Tuna’lı gelin! II. -Benim yurdum bir geçilmez ovacık Sılaya kapalı, gurbete açık!- Hazan döke döke geçer geceler! Can, hicrana sürüklenir, bilirsin! Ufukları sarmış gamlı gölgeler Beklerim ki o gül yüzün belirsin! Kardelen kokulu bir kuzu meler, Yanık türkülerle çıkar gelirsin! *** Bir soylu küheylanın Bilmem kaçıncı koşusudur bu Billur ırmakların soğurduğu Bir acı sudur bu Bu, gönlümün kızıl gül uğultusu Çıldırırken yalnızlığın sesinde Ardımda kanlı düğün Önümde pusu! Kadersiz bir yüz yılın Hazin görüntüsüdür bu! Bir senin uğrunda parçaladığım Göğsümün süsüdür bu! Bir imtihan gününün Gürültüsüdür bu, Bu amansız izmihlâl! Elif, yorgun yüzümde Bir münzevi ilmihâl! -A sevdiğim, kaşın olmasa hilâl Beni vurmazdı melâl!- III. -Hasretine yığılmışım daracık Işığa kapalı, zindana açık!- Bu acıyı ben eskiden tanırım Akarsuyum, akarım kıvrım kıvrım Acı kokarım, gamlı gurbet kokarım Bir yolcuyum sadağında ay gülüşü Sağrağında nice bin yıllık düşü! Hatırlıyor musun Neler neler bıraktığımızı? Fırat’ta çağlayıp Tuna’da aktığımızı!... Çağların kalbine Karanfil taktığımızı?! *** A sevdiğim, ne güzeldi? Rüzgârlara kan gülleri salmak Ne güzeldi? Göğsünde yatıp göklere dalmak Ne güzeldi? Gittin, Gidişin bağrımı Mızrak gibi deldi! Sevdâna yanıp Bir senin olmak Ne güzeldi? Âh!.. Ne gülüştü?! Mor dağları tipi sardı Baharın tuğu düştü! *** -Rodoplarda kardelendik Drinada kırmızı gül! Uçan kuşlar gibi şendik Neş’ebazdı gamlı bülbül! Ben göğsünde al gülüştüm Gurbetine yenik düştüm! Dualı bir meş’âleydik Nazlı sünbül ve lâleydik Bu hasrete boyun eydik Alev alev yandı gönül! Ben göğsünde al gülüştüm Gurbetine yenik düştüm!- IV. -Kör kuyuda asılı bir kovacık Güneşe kapalı, göklere açık!- Benden yüz ışık yılı Uzaklardasın şimdi! Bu yüzdendir Bu dünyanın karanlığı! Bu toprakta Mevlâna’ca, Yunus’ca bir gülüştüm! Ya nedendir zulmetin hükümranlığı? Ben cihâna sığmayan bir cihândım Evlâd-ı Fâtihan’dım! Sanki yorulmuş gibi, Kurşun yemiş bir kuş gibi, Gurbetine yenik düştüm! -Ateş yağmurudur Omuzlarımda vebâl! A sevdiğim, kaşın olmasa hilâl Beni vurmazdı melâl!- -Yollar seni hasret Beni sevdâ dokumazdı! Her seher bu gam bülbülü Bâdısabâ okumazdı!- V. -Kuramadım ki gönlünde yuvacık Hasrete kapalı, vuslata açık!- Sevdâlı güneşler doğuyorken bakışından, Yâr her gece, bir başka silah çekti kaşından! Kaç can balanın göğsünü gam dağları sardı? Rüzgârlara kaç yavru kuşun Çığlığı düştü?! Gurbet ki yaman vurdu, Göğün bahtı karardı! Öksüz ve yetim yurduma Asrın çığı düştü! Sahralara bir yavru kuşun Çığlığı düştü! *** O, en keskin kılıcını bende denedin! Kin boşandı ağzından yedi düvelin! Ben bir yorgun Asyalı Sen bir Tuna’lı gelin! ___________yitikozan |