BİR KADEH SENİ İÇİP BİR PARÇA SARHOŞUM BU GECEYaprakların ıslık seslerinde yaşıyordum aşkını Kaybolan zamanın getirdiği garip bir oyuncaktı Sİlmeye uğraşıyordum bir çırpıda kara bahtımı Elimden aldın silgimi kaldım karanlığımda En dibinde en koyusunda Verme bana güzel hayallerimden seçip seçip yalan sözler Duyduğum herşeyin israfına ağlar gözlerim Bilmediğim bir kentin asi ışıkları oynaşır saçlarımın gölgesinde Geçtiğim her yolun tozlarına senin adın bulaşır Bilmiyorum Bilmek istediğimi de sanmıyorum hiç Bir şarkıya ait bestenin çalınması gibisin sen O kadar yakışıksız ve o kadar alaya layık Biliyorum aslında Yorulduğum dışında birde usandığımı sesini duymaktan Düşünüp düşünüp karanlıkta oturmaktan Konuşmak öyle zor değil Konuşabiliyorum ben o şarkının aksine Gözyaşlarım boğmuyor beni Ben boğuyorum artık ağlamaktan onları Uzaklaşmak istiyor benden bütün sular Akmak benden uzakta Benden çok uzakta mavi olmak! Bir kadeh seni içip bir parça sarhoşum bu gece Demli çayımda yüzüyor gözlerin Ellerimde sıcaklığın bir çay bardağı oluyor Bir demlik bitiyor Sen diye kana kana Sonra bir kadeh sen Çay faslından hemen sonra... Bir yakamoz vardı sadece bir gece Ruhumun loş ışıkları yanıyordu yüzlerce Yalnızlık kentimin sokakları ıslaktı Ben bir türlü çalamadığım usanmış ıslığımla Eskiye göre biraz daha serseri Biraz daha aşka uzak, aşka yakın, aşka kararsız ve yalın ayak Seviyordum denizlerde yürümeyi... Kaybolan bir çocuğun yüreğini hissetmeyi Seviyordum ellerimde misketler yitirmeyi Ve aklımı karıştıran bilmece gibi sözleri En kuytusunda gizlenen o çehreyi görmeyi Hissetmeyi seviyorum şiirlerin kalbindeki acıyı Her şiirin sokaklarında bekliyor bir aşk Yollarda nemli gözleri Bir bebeğin yanağında gül açtıran baba busesi gibi Ve pencereleri öperken her sabah nazlı bir çiğ tanesi Ben severim yeniden özlemeyi seni Bir kadeh seni içip bir parça sarhoşum bu gece Göklerden ellerime gül yaparağı düşürür rüzgar Kuş uçar balkonumun kenarına konar Ve gözlerim buna aşağıdan bakar Sonra kayıp bir yıldızın telaşı düşer içime Tenimde dolaşır hayalin incecik bir tül gibi Ürperirim yokluğundan misafir bir hüzünle O hafiften üşümeyi penceremin kenarında Bırakırım perdelere saksılara sokaklara Ben bürünürüm sana Ben ısınırım sonra Ben tebessüm yüklenirim kelebek kanatlarımla... |