Söz Kırıkları
Bak, yine sensiz geçecek
bilmem kaçıncı eylülü doğurdu sancılı Ağustos ve biz duru bir damla ile nice göller nehirler yaratacakken, okyanusun deli dalgalarına teslim ettik sevdalı sarılmaları.. Bakma öyle her şeye gülüp geçtiğime en suskun cümlelerime hapsettim yine göz pınarımdaki yağmurları.. Eskiye ait şarkıları tekrar tekrar dinleyerek bastırıyorum dudağımdaki parmak izlerinin senfonik sesini Ard arda yaktığım sigaralarda teselli vermiyor artık söze karışan ne kaldıysa kalemime dair yırtıp yaktım izmarit dolu kül tablasında her mısrası y/ele savrulan yanık satırları yutan yutana.. Oysa ben her zerrende güneşin sıcağını ve en masum çocukluğu yaşamıştım gözlerinde.. Sen, gönül hırsızı; öyle keskin ve zamansız estin ki ruhumda bütün camları sallandı yalnızlığımın... -Aze- |