Aaa!
Sizler, ne de güzel gülüyorsunuz,
ağızlarınızda bir bahar kokusu varmış gibi. Sanki bu seller ve hiç de doğal olmayan afetler, hiç olmamış gibi tam teşekküllü yalnızlıklarınızda. nü ile bir nikah bir kaç feci imgenin kavliyle ne kadar, ne kadar cavidan bir arzu "Bir Yıl Sonra" yazar bazı film zamanlarında ayan beyan büyümüştür biraz daha acı sonrasında biraz daha kaşarlanmış biraz daha müteeessirdir dlimiz acaba ne zaman ağlayacağız merakı yan koltukta oturuyor ihtiraslı bir sevgili rolünde elimizi tutacak besbelli -sen sen ol, çekme elini edebi bir kaderden- bırak öpsün, okşasın, kıyamet hevesiyle belli ki biraz muhabbet istiyor, sıkılmış bu ölümlerden Yine kapı çalıyor, aa kim ki aaa oyuğumdan bakıyorum, aa sevgi seli! aaa, kandıramazsın, dünya ahiret hayalimsin tamam bekleme kafesinde, aa anahtar bitmiş aa olsun öylece gel, öylece kanalım sana lakin ağzım yandı asla kefil olmam sana gir, yalnız, rica ediyorum günahlarınla basma yere daha yeni temizledim her yerimi En çok kanatlarım amele, sürgünde bir taş işçisi Şarabi bir süzülüş, acıtmadan iniyorum zemine dudağın atomları çok tertipli, istiyorum ki ayın sadece bazı günlerinde sükut ikrardan gelsin hoyratça bir cin çıkarma oyunu, mesela onun bunun dertlerinden, mesela bizi gösteren işaret sıfatlarından. olaylı bir sevişme sonrasında çok net bir hakem hatası. baştan netameli bazı meraklarımız. Bazı keyfi marifetlerimiz. Bir gerdek terbiyesi bir gün şöhret olacak o suskunluklar gururla takdim edilecek, hadiseye ait tasavvurlar malumunuz, kan bir nehri taklit eder bir nehir de kanı keza hayat ölümü biz buna : çoğalmanın erdemi diyoruz. Tek seyircim senmişsin gibi bazen Sembolik olarak bir semazen ağlayışı en çok da herkes bana doğru hüzünlenince utanıyorum öyle zamanlarda küçülüp de cebime giriyor heybetlerim öyle zamanlarda çiçeği burnunda bir yakarış oluyorum ufacık, tek oda bir cennet yeter diyorum aynı sevabın üstünde uzanmışız seninle uyandığımızda damağımız dudak bahçesi Kapı çalıyor, Aaa! Lafa daldık unuttuk seni! Oktay Coşar |