ON DOKUZ EL ATEŞ
on dokuz el ateş ederek
kimyası karşılanacak güzelin.. sana gelecek ve sevineceksin ki her mevsim bahar gelir gibi her seher güneşler doğar gibi açılacaksın.. deniz aşırı memleketlere açılır ya gemiler yedi kat semadaki güneşe nazlanır ya çiçekler göçmen kuşları saymadım gerçi ne desenine el attım bir nakışın ne de farkına varabildim aşk ile bakışın... ah vefasız takvimler ah! yine aylardan aşk, günlerden hasret yılları dönemlere ayırdım kesret kesret... cebirine aklım erseydi belki kavuşmaları olasılıkla hesaplamazdım.. son kurşun bir başlangıca işaret ilk kurşunu ne sen sor ne de ben söyleyeyim.. on dokuz el ateş ederek rahatlayacak en kurbansı hislerin.. ışıklar yanacak ve simgeleşeceksin ismail için gönderilen koç misali habil için müjdelenen şit misali anlayacaksın zamanla dünyanın kaç bucak olduğunu başı ve ayaklarının nerde durduğunu ebabilleri anmış mıydım gerçi ne kapağını açtım alem denen kitabın ne de vazgeçişlerini denedim keşkelerin fakatların.. ah minel aşk ah! sen olmasaydın ne için olurdu o seferler viyananın kapısında mıdır acep malazgirtten dönenler... hikmetine aklım erseydi belki hüznüne varmazdım çokça çekilişlerin ermediğinden yaralarım çok derin bana akıl değil son duraktan gülücükler getirin... |