Dinle Beni
Bana, derdin nedir dersin? Anlatayım dinle beni
Ah bu dertle gezmek yârim, her an hüzün dolmak gibi Bir yerdesin bir göktesin, bilemezsin eski, yeni Bir çöllere bir göllere, deryalara dalmak gibi Yaşayan ceset olursun, görmez olur gören gözün Tatlı kelimeler kaçar, keder damlar her bir sözün Gül goncasına benzerken, bembeyaz kesilir yüzün Azraili bekliyorken, günde bin kez ölmek gibi Kıskananlar vurur kinle, ateşlere atar seni Hiç bakmadan gözyaşına, çamurlara katar seni Ne dost kalır ne de kardeş, karamsarlık yutar seni Kara kışta, zemheride, yanıp da köz olmak gibi Düştün ise ah bu derde, konuşursun dağla taşla Uçan kuş sırdaşın olur, dolaşırsın beyaz başla Gözün görmez hiç ekmeği, işin olmaz sıcak aşla Açıyorken renkli renkli, birdenbire solmak gibi Gece gündüz hep ağlarsın, kalbin biraz huzur dolar Duyamazsın hiç kimseyi, gözler düşünceye dalar Şeytanlarda fırsat bilip sana vesveseyi çalar Kara dipsiz kuyulara umutları salmak gibi Akıllıyım desen bir suç, divaneyim desen bin suç Yürünmez dikenli yolda, kanatların var ise uç Anlamadım ki ben beni, anlatması zaten çok güç Ah edipte yakan güne, geçmişi hep silmek gibi Çöller uzak değil bana, mecnun gibi geziyorum Çözülmeyen bilmeceyi, kalem ile yazıyorum Kara kaderime bazen, gül resimler çiziyorum İçinde volkan yanarken, yalancıktan gülmek gibi Emine Yılmaz Dereci |
Çok güzel bir tema
Su gibi akan bir anlatım
Kutlarım sizi dost kalem hoşca kalın