Ne Acın Varsa Gör
Hatırladıklarımı çiziyorsun
Beni mesela O uzun dönemeçli yolların Ardında bıraktığımız ulu çınarların Karanlık bir tılsımla dans edişini... Sonra usulca sesleniyorsun Duymak istediklerim aklına geliyor Seviyorum diyorsun ağlıyorsun Biliyorum korkularını da yenemiyorsun Kırmızı kelebekler ateşle oynuyor Ellerin yandıkça çekiliyorsun Bir kuytu köşede benim geldiğimi Ellerini tutup cennetime aldığımı Sayıklıyorsun Yaptığın tek şey bu aslında Olmayınca olmuyor biliyorsun Ruhuna bir karanfil mi lale mi gerek ? Yoksa cenazeni kim kaldıracak bilmiyorum Ama kaybeden birini aramaktan da yorgun düşmüşsün Kaybolduğun çemberin daralıp seni yakalamasını Girdiğin ızdırap dolu dehlizden sıyrılmayı Ve bir kaç tomurcuk ile dünyayı öpmeyi Ne çok istiyorsun Islandığını duydum gökkuşağına bakarken Sonra şarap istemiş elindeki kadeh Biraz mutsuzmuşuz huzursuzmuşuz Öyle her duygusal sahneye ağlamadan Birilerini kaderle yargılamadan Bir kaç sigara yakmıyormuşuz Acı veriyorsa rüyan uyanabilirsin Anlattıklarımı sil gitsin Göz yaşınla ıslattığın kaderi temizlersin Ömrünü harcamadan evvel Ömrüne ömür katabilirsin Benden başkasını sevdiğin gibi Yine yalan söyleyebilirsin Kırılır kalem mürekkebin adı sen olunca Söz tutsak ömür boyunca Sen gelince aklıma Kafiye dilimi öpüyor Şiirimin tadı kaçıyor Darmadağın ettiğin bir ömrün Tertipli şairiyim ben... Ne acın varsa gör... |
otuz iki kısım tekmili birden hasretlere katran gibi sözler...
tadındaydı...
gönlünüzce