ve Eylüldü ...
Ve Eylüldü nahiyetinde
Kar yerlerini kışa hazırlıyordu avlunun döşeme taşları Koğuşun güneşe cevazi pencerelerine Sunaklara serilmiş gibi yerleşiyordu güvercin kolonisi İki korku ile telaş ederdik bu yeknesak sonbaharda Biri fesleğenleri koklayamamaktı Diğeri kışı çıkaramayacakları korkusuydu güvercin yavrularının Ve Eylüldü en nihayet Kırıp geçirmişti güneş iskeletimizi dahi Somyalardan bit kıranı yeksan etmişti saç köklerimizi Logar sevicisi cordanlar tekmil vermeden geçmez, Saygıda kusur etmezdi abisi Birimiz kadınlar koğuşuna şiirlerimizi Ötekimiz anamıza teslim üzre emanetlerimizi yolcu ederdik Fesleğenleri görmeden tükenmeseydi gözümüzün feri Eylüldü ve ölümüne yenilmezlikle terbiye ediyorduk bir dönemi… Ve Eylüldü amenna Üç minyatür kanat, güvercin badağı Taş camekandan süzüldüler birer birer Üç parmaklık arasından gözüme bembeyaz sürüldüler Karar duruşmasına üç saat kala bir firardı Kalbimden üç haydut üç sabi eşkıya kaçtı ki eminim adalara doğru Şimdi tüm ümidimle köklerine can dilediğim fesleğenlerim Atın hücre tarafına doğru sıkı kollarınızı da uzayın hadi Kış gibi ağır ağır geliyor bir mahpusun idam saati Ve Eylüldü vesselam Kapının paslı menteşesinden çıkacak o sese iliştim günlerce Son şiirimi de yazıp fırlattım kadınlar koğuşu avlusuna Düşlerimi envanterledim son kez Nem varsa bir kez sadece düşündüm ve geçti gitti herkes… Ellerimi fesleğenlere sürecektim Ödülüm, kokusunu içime çektiğimde duyumsayacağım özgürlüktü Ki fesleğen olmayan eylüle ben özgürlük mü derim… Ömürlerini özgürlük sevdasına adayan, 12 Eylül işkencehanelerinde can veren canını zor kurtaran tüm onurlu insanlara adanmıştır... |