Bir Yalnızın KalemindenHani ağaçlar son bahara soyunur ya , Hani gül dalında kurur ,bülbül güle susar ya , Hani soğuk eser esen rüzgarlar ve üşütür insanı . Isınacak bir şeyler ararsın ; Kimi zaman is savuran bir soba , Kimi zaman dost evinde bir oda . Hani dertleşecek birilerini ararsın bulamazsın ama Kimileri lâldır , kimileri ağma Ve hayal edersin geleceği , Hiç işin içine katmadan gerçeği . Hani duyduğun o tek ses ; Yelkovanın akrebi kovalaması . Bir süre sonra pili bitmiş saatler gibi mıhlanıyor ya saniyeler , Yırtılmak bilmiyor ya takvim kağıtları. Yetim kalmış bir çocuk gibi çaresiz Ve de karanlık sokaklara köle gibi itaatkarsın ya İşte yalnızlığın başkenti burası … Çevrende ki her insan sadece görüntüdür . Çıkardıkları onca ses boş bir gürültüdür . Nihayetinde pencerende yoktur sabahları ötüşen kuşlar . Çaresizliğini ve yoksulluğunu gözyaşların avuçlar … Bu şehir de bir gariplik , Bu şehir de bir hüzün , Bu şehir de bambaşka bir yalnızlık var . Bahaneler çok ama , bu şehri sensizlik boğar . yusuF özmaya // 12 MART 2011 |