nefsi yolsoluk soluğa vardı kapıdan ilk bulduğu gölgeye "bir su verin hele" yorgundu söylemiyordu ama söz dinlemedi sakalından süzülen ter "bir su daha verin hele" aç mısın ey seyyah aş/k bir ekmektir dedi boğazda düğümlü sırtını döndü "bir yumruk vurun hele" yutkundukça deryaları sağmış belli göz altında yarık elleri uzattı "bir mendil verin hele" nerden gelirsin ben böyle yorgun görmedim çok uzaktan çok dedi kendimi aşa aşa taşıyamaz gayri "bir asa verin hele" gölgesi yok gövdesinde buruşuk çınar dallarının öpsem ki yeri değil yere sermiş yatağını dedi "bir uzanayım ben hele" kendine geldin mi dedim omzuma kuru tahta dokununca dedi sanma ki kendime aşığım ben yolun sonu yalnız iken durmak olmaz... "bir yol verin hele" |
hüzünlü bir hikaye gibiydi
harika bir şiirdi.
kutlarım...