Sen ölüm değilsin
Umut,
Sabahın altısında bağıran simitçinin ağzında , Simiti dişleyen Beşine yeni girmiş çoçukta, Okulu asıp parkta soluk alan Veletlerin oynak heyecanlarında, On beşinde tecavüze uğramış Fatma’nın ruhunda, Yirmisinde uyuşturucuya başlamış keşin ölmüş rüyalarında, Hakkını aradı diye biber gazı yiyen gençte. Ve sende Sen de umut çocuk! Senin yaşadığın pembelik değil , Bizim bulandığımız karanlık, Ahmet amca , Saliha teyze Hatta; Deli Ömer bile olabilir Ama sen değil.. Bak burada ağızların içi küfür dolu, Salyası akmış geçim kavgası tabure başı, Elindeki nasırı bulduğu taşa sürten , Bir yosmanın gece kavgası... Acı acı kokan rüzgar arası, Yandaki masada dünden kalmış Rakı kokusu Muhtemelen en ucuzundan. Nefesi aç bir his yayan bir baldırı çıplak, Çırpınan bir balık yahut; Bir kelebek kanadı Ölüme gün bile sayamayan.. O koca koca çirkefliklerin yanında Veli’ye , Nazım’a Atilla’ya Mısralar döktürten gizemli kadınların Kokularını bırakıp, Soluk aldıkları yer... Kara toprak altında ölü bir adam Başucunda ağlayan yaşlı bir kadın, Hatta Şu son suresini okuyan imamın dudaklarında ölüm. Lakin; Sende değil çocuk!.. Sen ölüm değilsin çocuk! |
gelecektir...
bu coğrafyanın en deli sevinçleri çocuklarımız...
bizim kıoz çok ilginc bir gelişme gösteriyor şiirin hadi hayırlısı kutluyorum selamlar dua ile...