İŞTE BÖYLE...
sensizlikle sonsuzluğu ayıran çizgiden yırtılıyor zaman
tüm dokunuşlar çaresizliğin ipiyle boğuluyor içimde zamanı bizde donduran kağıt parçalrını yırtıyorum ellerimle öyle kıpırtısız beton soğukluğunda bakıyorsun yüzüme civalı sessiz bir yeraltı nehri karışıyor kanıma zamanın aklıma yonttuğu gülücüklerim tek tek sökülüyor tenime sürtünüp duruyor amansız gece bütün bütün derimin altına sokuluyor yalnızlık bir yörük türküsünün hüznü bulaşırken gözlerime eli yüzü dökülmüş kerpiç evlerin insansızlığında korku kuyruğunu toplayıp bir köşede oturuyor şimdi içimin kentlerine keder yağıyor başıboş fırtanalar içimdeki sulara saldırıyor ağulu sözlerden zehirleniyor aşk ve kıpırtısız gözünü toprağa dikiyor ıslak yazıların harfleri dağılıyor yüzüme hiçbir aynada okunmuyor durumum soluksuz yatıyor bu yatak öksüz bir gardolabın önünde mutfaktaki sesler duvarlara saklanırken susun sisinde kayboluyor bakışlarım zamanın alt dallarında kalıyor mutluluk kuruyup dökülüyor birer birer ömrüme yoldaşlık eden şiirler küskün sanki bir rüzgarın peşine takılıp gitmiş binlerce öyküyü barındıran umutlar boğum boğum gırtlağıma düğümlenen ayrılık nefes nefes batıyor ömrüme 14 ağustos 2013- ... neresi olduğunun önemi yok A.R.ARKU |
Hangimizin içinin kentleri sağlam kalmış ki...hüznü derinden imleyen nitelikli bir eserdi .Candan kutlarım gönül emeğinizi.
Selam ve hürmetlerimle.