Sabır Öğütmeye Gece YetmiyorŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sevgili Nebahat Ünlütürk’ü bir vesile ile tanıma ve saatlerce sohbet etme şerefine erenlerden olduğum için bahtiyarım. Ondan öğreneceğim çok şey var daha.
Hat ve tezhip yeteneğini 63 yaşında keşfetti, şimdi yurt dışına açılıyor 63 yaşında hat ve tezhip çalışmaya başlayan Nebahat Ünlütürk, bugün 80 yaşında ve 10’dan fazla kişisel sergi açtı. Yetenekli olduğu kadar inatçı ve azimli de olan Ünlütürk, yurt dışına açılmayı planlıyor. NALAN SÖYLEMEZ Hat, tezhip ve nakkaş sanatçısı Nebahat Ünlütürk, sekizinci kişisel sergisini Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda açtı. Çalışmalarında süet ve ipek kumaş üzerine altın varak kullanan Ünlütürk’ün 120 parça eseri Nisan sonuna kadar sergileniyor. Ünlütürk’ün hat, tezhip ve nakkaş sanatlarına başlamasının herkesçe bilinmesi ve örnek alınması gereken bir öyküsü var. 78 yaşında dört çocuk annesi bir ev hanımı olan Ünlütürk, 1996 yılına kadar bu sanat dalları hakkında herhangi bir bilgiye sahip değil. Oğlunun geçirdiği trafik kazasının ardından yaşadığı tüm olumsuzlukları üretime dönüştürmeyi başaran Ünlütürk, hiç kimseden ders almadan, kendi merak ve azmi ile insanı şaşırtan güzellikte eserlere imza atar. Nebahat Ünlütürk yaşadığı zorlukları anlatırken bile, “Ben bütün bunları insanlar üzülsün diye değil, zorluklardan yılmasın, aksine ilham alsınlar diye anlatıyorum” diyor. GİZLİ GİZLİ KAĞIT KESTİM Ünlütürk’ün sanat serüveni ne yazık ki elim bir kaza ile başlar. 1996 yılında oğlu trafik kazası geçirir. İki yıl kadar hayatı hastanelerde geçen Ünlütürk, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bu ara eşim de oğlumun durumuna dayanamadı ve vefat etti. Bir süre sonra oğlumu da kaybettik. O acılar arasında çok büyük rahatsızlıklar geçirdim. Doktorlar sinir iltihabı geçirdiğimi, bu rahatsızlığın tedavisi olmadığını ve üç aylık ömrümün kaldığını söylediler. Direnmeye çalıştım. Bu arada ellerimi nasıl kullanabilirim diye düşünürken üç ay kağıt kestim. Tabii bunu, çocuklarım annemiz başka rahatsızlık geçiriyor sanmasınlar diye gizlice yaptım. Bununla bir fayda sağlayamayacağımı anlayınca elime fırça alıp camın üzerinde resim çalışması yaptım. Bu bir naturmorttu. Amacım bir şeyler yapmaktı. Acımızı paylaşamadığımız için kendimi, anılarımı dökebileceğim bir sanata verdim. İlk çalışmalarımı yaparken bugünlere ulaşacağım hiç aklıma gelmemişti.” ZORLUKLARLA BAŞARDIM Bir süre sonra kullandığı malzemeyi değiştirmeye karar veren Ünlütürk, kumaş üzerine boyama yapmaya başlar. Kumaş üzerine ilk defa ay yıldız ve Nuh’un Gemisi çalışmalarını yapar. Tüm bu süreçte kişisel araştırmalarda bulunur. Sahaflarla görüşür, destek alır. Ayrıca çok değerli hocalarla da tanışır. Tanıştığı hocaların hepsinin onu teşvik ettiğini söyleyen Ünlütürk, icazetini de Hattat Ali Hüsrevoğlu’ndan alır. Bunun kendisine büyük güç verdiğini dile getiren Ünlütürk, ilk sergisini açarken çerçeveci bir tanıdığı bile olmadığını, büyük zorluklarla ve desteklerle bunu başardığını dile getiriyor. Nebahat Ünlütürk, ilk sergi teklifi geldiğinde yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “10 günden az bir zamanım vardı. Ne bir çerçeveci tanıyorum, ne cepte para var. Bunu nasıl yapacağım da ayrı bir sorun. Dedim ki, ‘Rabbim bunu sana sundu. Geri çevirme’. Geceden çalışmaya başladım. Sabah camcıya gittim. Cepte para yok. ‘Satarsam veririm. Satamazsam maaşımı aldığımda öderim, böyle bir teklif geldi, çevirmek istemiyorum’ dedim. O da, ‘Tamam teyze’ dedi. Böyle başladı hazırlık. Ve sergi bitmeden aybaşında ben parayı getirdim. Şimdi camcı benim sağ kolum oldu.” İnsanın yaşadığı acılardan ders alması gerektiğinin altını çizen Ünlütürk, “Ben çocuklarım ayakta kaldığımı bilsinler, benimle aynı üzüntüyü yaşamasınlar istedim. Kaybettiğimiz onların da babasıydı, onların da kardeşiydi. Böyle olunca derdimi paylaşamadım. Bu çalışmanın içinde hüzün var, gözyaşı var, sevinç var, neşe var. Her insanın yapabileceği bir şeyler var. İnsanlar üreterek yaşamalı” diyor. Yüreğin bir daha asla dert görmesin Sevgili Nebahat Ünlütürk. Siz her şeyin en yücesine layıksınız Saygı ve hürmetlerimle ellerinizden öpüyorum. Celil ÇINKIR
- Sn. Nebahat ÜNLÜTÜRK Hanımefendiye -
Keder takviminde yazı değişti Sabır öğütmeye gece yetmiyor Gözlerinden miras sızı değişti Anlatmaya harfler, hece yetmiyor Yüreğim mülteci hülya yurdunda Pusulasız kaldım rüya ardında Müstahak değildim hicriyle tuşa Razıydım cevrine, çatılan kaşa Diz çöker tapardım görseydim hâşâ Aklım havsalasız güce yetmiyor Ayda otuz günün tamamı hüzün Faydası olmuyor yaraya tuzun Cemreler düşmüyor gönül çarşıma Yıldızlar ışıksız düner arşıma Salınarak gelse diye karşıma Yaratana dua rica yetmiyor Hiç işim olmazdı dertle, elemle Baş başa yaşarım el’an çilemle Aylar var söylemez bir tek kelime “Lâ havle” abone oldu dilime Acırdı görseydi Neron halime Hicran yangınıma baca yetmiyor Azrail külümde gezer utanır Kavuşmadan ölsem mezar utanır Cansız gecelere daldırır beni Mehtapsız şafaklar deler sinemi Deprem kıyasında gönül hanemi Yalova, Erzincan, Lice yetmiyor Firari yeşile çarmıhta ela Dünyada tadılan en büyük belâ Vuslattan acizli Delibal’ını Hicriyle tacizli Delibal’ını Vurguna hacizli Delibal’ını Anlatmaya aklım cüce yetmiyor Selam et doğmasın sensiz güneşe Güldüğüm son resme makberi döşe 11 Temmuz 2011 Haydarpaşa - İstanbul Celil Çınkır |
Nebahat Ünlütürk Hanımefendi'ye derin saygılarımla.
Vefanıza ve tanıtımınıza teşekkürlerimle.
Saygılar.