Bir nefeslik yaşam ödünç ver ey hayat
Uzatsam tutar mısın elimi
alır mısın beni bu kör kuyudan ömür dediğin bir uçumluk kuş bir adımlık düş hazan rüzgarları esiyor şimdi bu şehirde savurup duruyor oradan oraya beni köküne küsmüş ağaçlar gibiyim içim dışım kahır düşleri parçalanmış bir üçgenin ortasında umarsız kaldım koca koca taşlarla vuruldu kalbim yalnız, yaralı ve yorgun sevinci hırpalanmış bir çocuğun gözlerindeki damlayım.. . acılar ayaz, acılar buz gibi soğuk, dinmiyor sızım üşüyorum ışığı olmayan kör karanlığa gömdüm hayellerimi bütün yıldızlar söndü bütün sevinçler öldü sarıl ey sevdasına yandığım hayat yalvarmaktan yoruldum bir nefeslik yaşam ödünç ver... şimdi bir köşede bükükse boynum gülmüyorsam sür saçlarını yaralarıma yeter bu küsmüşlük yeter bu üşümüşlük ser üzerime güneşini ısınayım sapı sedef bıçaklarla dağlanmış uykum uykusuzum koy yorgun başımı göğsüne uyuyayım yıllar acımasız, yollar dikenli, dizler dermansız yamaya yamaya giyiyorum üzerime her gün hayatı sürüne sürüne yürüyorum yürüdüğüm yerde ayaklarım kan revan içinde hiçbir bahçe kucak açmıyor içimdeki yaralı çiçeğe bir nefeslik yaşam ödünç ver ey hayat koy yorgun başımı göğsüne dinleneyim. Nuri CAN |
acıya,
yalnızlığa,
ve sonuna kan revan yürüyor.
hiç kimse seni anlamıyor şair.
anlamazda...
zira artık kimse göğüs kafesinde bir yürek taşımıyor sadece bir kan pompası ile dolaşıyorlar.
her zamanki gibi şiirin kavururcasına yüreğimden geçti.
saygı ve selam ile bayramın mübarek olsun.