ÇOCUKLUK AŞKI
Çocukluğumdan gelen ayaklı bir şarkısın
Adını koyamadığım bir koku var üstünde Tozlu raflardan düşen eski kitaplardansın Bir ara çok aradım bulamadım gözlerimde Biraz yaklaşmalıyım ve sana dokunmalı Dokunup yüzündeki izleri okumalı Bu sır dolu kitabın sayfalarını açıp O günlerden bir anı tekrar edip, tatmalı. Görüyorum aydınlığı, düşüyor sis perdesi İşte geldi küçüğümün beyaz gri kedisi Bahçemizin duvarları bitişik ve de mavi Gökyüzümüz, şarkılar, nergisimiz, su sesi... İsminin üzerine konuyor kelebekler Anlamını tebessümle yükleniyorlar, umut... Rüyalardan rüyalara yüzdürürdük gemiler Martıların uçtuğu denizlerimiz bulut... Bir ağaç vardı hani uzaktan izlemiştik Elim elindeydi sanki hep öyleymişiz gibi Bir bahardı ya da yaz, mevsimi gizlemiştik Üstüne şimşekler çakıp karları eritmiştik Göklere sığmıyorduk, iriydi gözlerimiz Kollarımız uzundu sobelerdik güneşi Benim elim yanardı , sen üflerdin hemencik Sönerdi tüm ışıklar, yakardık o ateşi Kestane kokusundan hayallerimiz vardı Köpük köpük taşıyordu sular ellerimizden Yağmur damlalarının nefesini dinlerdik Soluğumuzu tutar atlardık köprümüzden Son bir hatıra daha, benim için koklardın Nergisleri, gülleri, laleleri büyütüp... Küçük yürek şehrime mutluluklar koyardın Kocaman bir sevgiydi, şimdilerde ki yitik... Sonrası buğulu cam, sonrası kayıp oyuncak Çok hızlı koştuk belki de ve çok erken yorulduk İsmini zaman koyduğum o sarmaşık salıncak Hızla salladı bizi uzaklara savrulduk Fakat şuan burdasın kestane kokusuyla Saçlarına tozlar düşmüş beyaz, gri... O kedi...? Turuncularımız kaçak, pembelerimiz üzgün... Mavilerimiz kardelenin son nefes arzusunda.. Şimdi mevsim sonbahar, yapraklar sararacak Mevsimler gizlenmiyor, çok sallanmış salıncak Bir soru soracağım, gözlerine bakarak... Sen neden karşımdasın? Geçmişin tortusuyla... |