Şima
Bu gece gökyüzünde hüzün bulutları toplayacağım
gecenin rengi perde perde şurama kök salıp oturdukça dilim lal, kalbine ince ince dokunamam Ne zaman yanına gelsem sağım solum ateş topu.. Yanıyor evren ! Yanıyor gökyüzü Yüzün güneşe değdikçe aydınlıktan utanırım Ah ben yıldızlarda sensizde yaşarım Değil mi Şima değilmi şuramda bir yanardağ gibi patlayan şey çoktan söndü Şimdi Olympia’nın yaktığı ateşten kalan bir avuç külüm Ben öldüm Şima, ben öldüm Sen aç kartallara beni kurban ettiğin gün gözlerin Akdeniz kadar sıcak değil yıldızlar mehtabı görünce off çekmiyor deli rüzgarları öpen saçların manolya çiçeği kokmuyor ve mavi martılar dudaklarından ekmek toplamıyor artık Sesin çok soğuk Şima.. Sesin çok soğuk ! sana ne oldu, neden ağlıyorsun Ahh ! Biliyordum Şima, biliyordum ! sen de benim gibi güneşe ölüyorsun... ama sen gidince ardın sıra güneş de battı Şima ! |
sana ne oldu, neden ağlıyorsun
Ahh ! Biliyordum Şima, biliyordum !
sen de benim gibi güneşe ölüyorsun...
şiiri çok sevdim şair..
tebrik bıraktım bol bol...