SoniaBir kelebek kanadını okşasaydın taş duvarlar kanardı Ayağa kalksaydın yeşil bir orman gibi hürriyet koşsaydın güneşe yangın deli sevdalar doğardı Dokunsaydın saçlarınla Mont Blanc’a bodoslama gelen fırtınalar dinerdi Sonia ! Ve geceleri kaçık yıldızları tutup ellerinle öpseydin bir bir Kucaklasaydın ışığa doygun mehtabı olanca yüreğinle beni bulurdun atlasın en kutsal ve en bakir yerinde Sonia ! Paris’in bahar kokulu kadını senin için evrensel düşler kuruyorum Çocuk gülüşler topluyor yorgun göz bebeklerim Ellerim ah nasırlı ellerim tırnak uçlarında tuzlanmış bıçak yarası Güneşi tam alnından vuruyor kızıl bir füze bataryası Ahh bugün hava neden kapalı Neden yas elbiselerini giymiş pamuk yüzlü bulutlar Neden iki büklüm Eyfel Etme bilmez misin bu yolda acılar yoldaş bize Toz pembe renkler taşımıyor dudaklarına bıraktığım ilk öpücük Ve gözlerim de kartal kanatlı çocuk, henüz çok küçük Dilimde sen; ben de ki adın Alplere ağlayan kız Biz La Fountaine’in masallarında alev rengini almışız. Sonia, ben hançerlenen rüyalardan Ölüme restleşen onurlu savaşlardan geliyorum Zaferi kutlamak henüz çok erken Zafer insan olabilmekse eğer Gönlere çekebilmekse onurlu sevdaları Seni bekliyor Anadoluma kanat çırpacak kızıl martıların yüreğine demirli ateş közlü aşk ! Sonia bana bir yudum sen verir misin... |
ve hoş geldiniz değerli şairi...saygımla...