Kül
Yar gülüşün söker gönlümdeki kırk mührü
El değmemiş köşesine sevda eker Can verir nefesin ölmüş yüreğe O sevdayı bir ağaç eyler Yar bakışın kıvılcım söndürür güneşleri Gözlerine değen gözlerim yangınım olur Ne tatlı yangındır ki, bilemez her yandım diyen Bilse Kerem’i yakan, ateş bile kıskanır Getirsen yandım diyenlerin cehennemini Sensizliğin sürgününde ancak ayaz olur Kara gecelerimin sabahı Hüzün perdelerinin ardındaki güzel Varsın kül olsun yüreğimin ağacı Savur ey rüzgar savur küllerimi o yâre Geride bir isi kalsın Değerse o küller yârin tenine, bırak o küller Bırak her zerre bir daha yansın Deşip hasretimin yarasını kanatsam Yangınımın isini de üzerine Mürekkep edip katsam Batırsam dilin kalemini Bu yangının değdiği her yeri Adınla dağlasam Görmesen yangınımı, görmesen de düştüğüm ateşi Yar ben senin elinde bir parça kül olsam… |