yabanılrüzgârı soyundu karı soyundu bir dağ çiçeği ormanı açıyordu giyin diyorum, hava tenine göre değil incir yaprağı bile üstüme ağır diyorsun ayaklarını bağladıkça bileklerine bir çitanın gövdesinde bacakların sana bir kenti sunuyorum çarşı sokak yalnızca ağaçlarını alıp gidiyorsun al aç diyorum saçını şu fildişi tarakla fillerin su içtiği gölde taranıyorsun giyin diyorum, hava, o eski hava değil sen ademin eğe kemiğini aranıyorsun ... boynunda diş izi bir erkek aslanın kanayan koynundaki dağdan ayrılık ömer faruk hatipoğlu (SÇY, hera, 2000) |