NARASI BENİM
Şu kızıl hasretin delip geçtiği
Gönülleri yırtan narası benim Leyla bakışların yara açtığı Gülmeyen bahtının karası benim Ata yurtlarından gelirken sesin Havayı çekerek dinleyin susun O Mahmur gözlerim alsın uykusun Ötüken yurdu’nun sare’si benim Her zaman sen oldun düşü bozkırın Gönlüm azad edip, zinciri kırın Kızıl gül, bu aşkın mazisi derin Burçtaki hilâl’in hare’si benim Bahtına renk olsam boyasam boz’a Üç tuğun ipine olsaydım koza Tiyanşan dağından inerken düze O hoş yamaçların dare’si benim Pusatsız ah ile delenme gönül Hasret efkarıyla hallanma gönül Çölün rüzgarında sallanma gönül Aşk-ı muhabbetin nare’si benim Söyle yürekteki sızı ben miyim Sen orda, ben bur da, olur mu uyum Sen ki ab-ı hayat, sensin can suyum Bu aşka tat veren mare’si benim Duman duman tüttüğün o yerlerde Bilesin ki ben de yandım korlarda Lüzumsuz koyboldu gitti sırlarda Pişmanlık derdinin bare’si benim Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI SARE: 1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim’in eşinin adı. HARE: 1. Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş, dalgır DARE: Ağaç PUSAT : 1. Araç. 2. Silah, zırh vb. savaş aracı. 3. Giysi veya giysilik kumaş NARE: Güç, direnç: Ayakta dikilmeye naresi yok. MARE: Böğürtlen |