"benim adım hayat" dedi kadın...çabuk gelir çabuk geçer şu "hayat" dedikleri şey; Şems unutma... gözleri olmayan nazarsız bir istek kıvrılmış yalnızlığın koynuna düştü düşecek derken öylece eğleşiyor yıldızla kitapsız bir kavmin müjdecisi nefes göbek deliğinden huylanan azgın bakışlı İstanbul boğazına doğru efil efil estikçe iki yaka da kız oğlan kız ayıplar tek tek diziliyor huzuruna /ahh gece bir uyusa ciğerim bilirdim ben o huzurda yapacaklarımı ya/ şimdi sadece gölgeni avutuyorsun daha henüz kaldırım taşlarıyla yeni tanışmış göz yaşlarıyla dürüldüğü yerden açılmayı bekleyen bir umut peşinde ateşle sarmaş dolaş külü ile durmaksızın oynaş /allahını çift gözle bile göremeyen dut pekmezi içmiş hancının duvarında söktüm alfabeyi ciğerim “benim adım hayat ya zar at ya da oynat”/ sen akıl almaz bir hezeyanın kısır döngüsü mahallenin mis amber kokulu kadife seslisi biraz da sislisi kart kahkahalı ablaların eteğine düşürdüğün taşlarla oynardın ergen oğlanların diyaframından çıkardığı ahh’larla kayıp ruhların miladına kaldırdığın kadehleri bilir cumhuriyet meyhanesi bir de kırdığın cevizlerin kabukları ile kendine ev yapan sevda sokağı sakinleri /geçelim şimdi bunları ciğerim mazi dediğin diktirmekten dikiş tutmayan soğan zarı/ takvimin biçtiği zamansızlığın kanlı ellerinde kendine ait bir teselli ile görmüştüm ibret anların henüz gerçekleşmemiş intihar suskunluğu gözlerini gece sevişmelerinin birinci baskıdan girdiği renkli gazete sayfalarında malum manşeti atan dudakların öl desen ölenlerin ölüm ilanını mırıldanırken kim bilir kaç faninin helvasını kavurdu yüreğin /şimdi canıma iliklenmiş bu aşk düğmesi koptu kopacak ciğerim sen en iyisi bu şiiri bana yazmamış ol ben de senden intikam almayayım/ peki… alicengizoyunu (…kendimden biriktirdiklerimi harcayan hayat, acaba alacaklı hanesine yazar mı beni…) |
peki...