şehrin terk edilen izmaritlerinde ağlayan bir çocuk gizlenmişterk edililen bir şehir bırakıyorum ardımda zamanın öfke gülleri patıyor ve yıkık dökük bir ev ve ağlayan bir çocuk sahi arnavut kaldırımına düştü mü hüznün izmaritleri burkulan ayak izimde yıkık dökük bir ev ağlayan bir çocukluk ağlayan bir çocukluk geçmişin kuytu labirentinde burkulan ayak izimde hüznümün acıları ve yeşil hırkasını giymiş kankırmızı karpuz dilimleri işte arnavut kaldırımında düşen ucu yanık izmatte anılarım ve terk edilen bir şehir bırakıyorum ardımda sahi nerde kaldı boğçacı sesleri üç kuruşa satılan şekerler nerede kaldı gül kokulu lokumlar şimdi zamanın sandığında kilitli ve şimdi ardımda pejmürde bir selülit ağlayan bir çocukluk yıkık dökük anılar kaldı bir çocuk düşün istanbulun siuletine sinmiş akasya baharında erguvanlar açmış gölgesine sevdanın karanlığın öfkesine sinmiş bir çocukluk senden vaz geçemiyorum ey çocukluğumun şehri ardımda ağlayan bir çocukluk ve burkulan yüreğimi bırakıyorum mahmudiye düzkaya |