Kanepedeki adam hatta bir dönem bende severdim onu,hatta hayranı idim
gülmeyi güldürmeyi bilen burcu dolayısı ile midir ne?çapkın ruhların damarlarına ve en derinliklerine iksir enjekte etmeyi iyi bilen iyi derecede hatta bir dolu ödülleri olan bir aşk doktoru,ne yapalım olsun onu yinede kaybetmek istemezdim
zor günlerimizde hep yanımızdaydı,asla bırakmayacaktım onları bu işin orta yolu olmalıydı,eşim ve ben ne diller döktük,

Füruzan ın eline geçen kozlar onu bir hayli şımartmış olmalıydı ki çok iyi kullanmam gerek diye düşünüyordu sanırım
sahi kim o bayan dedim Füruzan ın yorgun düştüğü ve o durmak bilmez çenesinin sustuğu an

kim olacak dedi eskiden şirketin yönetici asistanı tekrar işine geri dönmek istiyor doğum izni almıştı yabancı dilleri var onu yurt dışına gönderecektim detayları konuşuyorduk ve saldırıya uğradık siz bayanlar tarafından,

eyvah ne olacak şimdi eşim bana kötü kötü bakıyordu,ne yapabilirdim,ben bu deli bozuğa hiç inanmamıştım ama işte Füruzan’ a iyi gelsin diye inanmış gibi görünebilirdim bir refleksle

o anda harika üzümlü kekim var porselende ve yanında karanfilli çayım,boş verin hepsini unutalım,masaya haydi diye bağırıyordum gülerek kurtulmak adına...


ŞU KANEPEDEKİ ADAM

Şu eski yaşlı Olmypos kestane çam ağaçları arasında
yokuşlarında kokuları içine çekilirken genzine dolardı
buz gibi dağ suları şeker tadı ah o köy yollarından akardı
o koskoca kayalıklar yaşam üzerine yorgun yosun bağladı


Hani o resimlerimiz hatırla , hani bir yaşlı bir fotoğrafçı vardı
siyah beyazdı olsun ,içinde masum gülüşlerimizi saklardı
akşam bir dolu kuşlar ağaçlardan gök yüzüne kanat açardı
ne isterler acaba huzursuzlar kendi içlerini mi illa bozardı?


Buz gibi akan bir dağ çeşmesinin suları ellerimizden kayarken
yüzümüze vururduk pembe anıları yüreğimizden akarken
yumuk gözlerimizle sere serpe çam yapraklarına uzanırken
hayat işte serüveninde iyi tatlı binlerce sayfaya yazdırırken..


Saliha hanım
hani o bir dolu sayfaları olan
yine kayıp sayfalarım işte
şiir kıyısından akan yaşam ile
1947_2013