Gardaş
Buradan pek insan geçmez,
Suyu soğuktur içilmez, Heleki kar tuttumu yolları, Beyaz bulutlar indimi aha da şu karşıkı tepeden, Bekle ki su gelsin çeşmeden. Hele söyle baham, Sen nereden geldin, nereye aparırsın. Tek başına gidilmez bu yollar ha, Allah göstermeye donup kalırsın. Buralara pek şehirli uğramaz, Öğretmenmisen, dohtormusan? Bak sakın kimseye gösterme kimligi. Mazallah söylemeye dilim varmaz ha gardaş? Burada kalem değil, kurşunlar konuşur. Gece oldumuydu, çakallar dolar bu dağın eteklerine. Paramparça ederler ha gardaş, Tez geçesen buraları. Üç beş eşkiya dadandımıydı peşine, Koruyucular varamaz bu yollardan, Yetemez silah sesine, Gözünü dört açasın ha gardaş. Ama korkmayasan, Bu dağları kimseye bırakmamıştır asker, Hızır gibi yetişir mazlumun peşine, Öyle bir güvenki o yiğitlere, Ah demeden, el olurlar mazlumun eline. O evlatlarki, nereli olduğu bilinmez, Gözlerinde ışık, korku nedir bilmez. Yettimi g3 sesi tepeden, Tüm köylü oh çeker derinden. Gecenlerde bir hastayla düştük yola, Kar kapatınca önümüzü, aparırken yaya. Donmaya bir kaç vakit kala, Yetti mehmedim kurtardı, kavuşturdu hastahanaya. Neyse fazla tutmayam, Uğurlar ola gardaş, Hava açık yağmaz bu gece kar, Bir kaç battaniye verem üşüdüğünde üstüne sar. Allah’tan geldin gardaş, Belki gittiğin yerde bir harfi öğrenmeye muhtaç, Binlerce vatan evladı var. |