bendeki temmuzo gün tufanı koparanlar mangasıydık göklere inat ya yer delinecekti ya yürek tasarlanmamış bir mahşer elimizin ucunda akdeniz hasret yutuyor akdenizde dalga namlumuza hangi infazın okunuşu düşecek bel koymuşuz soğuk demirlere titreyerek kızımın gözleri mavi bu umman yeşil daha doğmadan tan başımızda bordo hiçbir değerin değiş-tokuşuna gelmiyor verilmiş emir toroslar uzak çizgi enginler sarı başak bir ekmek bir mavzer yüz fişenk bir de memleket hangimizin alnında ölüm yazılı gidiyoruz bakışarak her sene gelmen mi gerek temmuz adın orak kendin tırpan ve en keskini beşparmakta ellerinde sen yirminde ben yirmibirimde bu nasıl meydan bu kıran başka kıran istanbulda kıyılarda şarabın rengi ne ki tutar mı deryalar güneşi doğururken birbirini üstümüze kesilmiş faturalar var bu şimşekler değiştirebilir mi yazılmışımızı kokma bitlisli bir tavanın içinde kaç mısır patlar bilinir mi cana kumar oynamanın telaşındayız öyle pazarlık yok dilediğini seçiyor engerek sesli mermi her kaya bir tarih sayfası her satırda bir sevda böyledir işte bana granit düştü ucu kör bir kasatura seni şafakların en koyusuna yazdım aldırma kasım |
tebrikler kaleminize
Saygılar efendim..