Nedamet Bilmez
Bir insan vardı, en olumunda
Şikâyet ederek mızmızlanırdı. Onca çekeri yükümüzün üstüne birde Bilemedikçe ölüsünü de sırtlanmakta Kulağımıza küpe kalışıyla bize kardı Bulunmazından Hint kumaşı Yüzük taşı, ben bilirimin en başı Siyasetin olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi Hal bu tapılırcasına, kapılırcasınayken! Yalanı talanı, bir varmış bir yokmuştu, kalanı Güncel ve bilişti olmazıyla Marazdan takıntılı ve hasta Ördek de değildi nedamet bilmez amma Buluttan nem kaparcasına Her şeyi kin ve nefret diline çevirmekte pek usta Zillete illet dedik kırıntıya razı umarla Bir yarar yoktu bu takımın serisinde Edebiyle, edibiyle, ilmiyle irfanıyla Ulaması ulemasıyla değil öğrencilerinin Numunesi olduğu orta çağının da pek gerisinde Süse geldi, süsten; püse geldi, pustan Kaybolurken kaçıncı unutuşun Ne kırk dokuz, ne elli Aslan görünümlü kelli felli Kuyruğu telli Sarfı nazarıyla icazetinden belli Umuruyla insan göremedi ki Dem dem nefesindeydi her bir Ana, bacı, abla, hala, teyze, baldızı Benzesin kuşa, gelmesin bari tuşa diye Yapıştırdılar, sıvadılar, parlattılar Aslı, asıl olmayanın sonu, fasıl olurcasına Lakin çabuk ve pek dökülüyordu yaldızı 30.06.2013 |