Ruhumun Ah u zarını Bir Nebze AnlatayımYar… Bilmem ki Kime sorayım, Kalbini şehre dip huzur bulayım Hangi İlham-ı lahzasında Ki tesiriyle yol alayım, Ruhumun ah u zarını bir nebze anlatayım Sine-i tarumarlığımı Ummana bırakayım, titreten bir aşkın Sahrasında uyuyayım Yol ver Dedim dağlara, Kalbimde kümeleşen bayırlara Kurumuş ovalara bakıp, İçimin yangınlığıyla kalayım Sanki Bulutlar baskın yapıyor, Geceler bilmem ki niye sızlatıyor Sabrım Ah ediyor, Kanaat hangi vaktin şafağını Bekliyor, umutlarım feryat ediyor Firkatiyle Şad olduğum sürür Sanki alay ederek bakıyor, Muhtaçlığımı kim anlıyor Yâd ellerden Selam gelmiyor, nameler Niye yazılmıyor Kalbimden yalnızlık çıkmıyor Bazen Üsküdar da, Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye Temaşa ediyor hicranla Bir zamanlar Ne sakindi Çamlıca, boğazın Suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa Göçüp Giden feryatlar Kahkaha atarak Şakıyan Canlar, kendi canına kıyan insanlar Neden Figan eder martılar, Tebessüm eden erguvanlar, Salınıyor suskunlaşan yalılar Hani Nerdesin ey Hasret kaldığım zamanlar, Yâriyle Kalbi sürur Yaşayan manayı figanlar Niçin Bu kadar Perişanlaştı insanlar, edebi terk Eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar Ruhuna Bigâne kalanlar, Kalbi letaifleri ihmal eden Soluklar, bir fırsat için yarışanlar Hiç acımadan, Vicdanın sesini duymadan, Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar Neden Ölümden medet umar olduk, Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk Neden Telakkiler, Dinmeyen asabiyetler, şuur Adına dile gelenler, nerden kovulduk Nerede kaldı Kalbi muhabbetler, Hoşgörüyle kaville şen Akitler, sevgi adına gayretler Ayrık otu Gibi salınıyor kepazelikler, Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler Mustafa Cilasun Bilmem ki kime sorayım, Kalbini şehre dip huzur bulayım Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım, Ruhumun ah u zarını bir nebze olsun anlatayım Sine-i tarumarlığımı Ummana bırakayım, titreten bir aşkın Sahrasında uyuyayım Yol ver dedim dağlara, kalbimde kümeleşen bayırlara Kurumuş ovalara bakıp, içimin yangınlığıyla kalayım Sanki bulutlar Baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin Şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor Firkatiyle şad olduğum sürür Sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor Yâd ellerden selam gelmiyor, nameler Niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor Bazen Üsküdar da, Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye Temaşa ediyor hicranla Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca, Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak Şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguvanlar, Salınıyor suskunlaşan yalılar Hani nerdesin ey Hasret kaldığım zamanlar, Yâriyle kalbi sürur yaşayan manayı figanlar Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar, Edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar Ruhuna bigâne kalanlar, Kalbi letaifleri ihmal eden soluklar, Fırsat için yarışanlar Hiç acımadan, Vicdanın sesini duymadan, Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar Neden ölümden medet umar olduk, Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk Neden telakkiler, dinmeyen asabiyetler, şuur Adına dile gelenler, nerden kovulduk Nerde kaldı kalbi muhabbetler, Hoşgörüyle kaville şen akitler, sevgi adına gayretler Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler, Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler Mustafa CİLASUN |