Biraz Daha Dayan İSTANBUL....İstanbul... İstanbul olalı... Görmemişti böyle keder... Bunu söyleyen kadın haklıydı.... Kaç sevdaya tanık olmuştu da; Canını yakan... Her değdinde kanatan yüreğini.... Kendi sevdalarıydı... Bir de benimki....! ! ! Fatih’ e kaptırdığında gönlünü... Yıllanmış şarap kadar lezizdi istanbul.... Taş gibi kadındı yani.... Savurduğunda saçlarını yeditepe birden titrerdi... Göğüslerinin arasından sızan ter damlacıkları.. Muhteşem dehlizler oluşturur... Sinesinde biriktirdiği o tuzlu ter; Kainatın aklını başından alırdı... Alırdı da... O, sultanlara selam vermezdi... Vazgeçilememezliğin tadı bir hoştu.... Yerle gök arasında sığınılacak bir mabetti sanki.... Nasıl da yakışıyordu İstanbul’ a bu kibir..! ! ! Kaç günahsızın kanına girmişti gece yarıları.... Analarının kucağından..! ! Karılarının koynundan..! ! Nasılda çekip çıkarmıştı gece yarıları.... Yıldızlar, kanrevan yüzlerine aksederken... O cengaver delikanlıların... Hiç yanmamış mıydı canı...? ? Gerdanında ölümü bu denli ağır tadan... Bir tek gece bile sahip olabilmek için bu ilahi tene Ömründen ömür çalan bu amansızlar için... Hiç yolmamış mıydı saçlarını...? ? Derler ki, tek bir göz yaşı bile dökmemişti İstanbul....! ! ! ! Bu ne dik başlılık...! ! ! ! Bu ne korkusuzluk İstanbul....! ! ! Tek kusuru kusursuzluğuydu.... Bu, Cihanı muma çeviren kadının..! ! ! İşte tam bu sıralarda... Fatih yakıp kavurmuş...! ! ! Taş üstünde taş bırakmamıştı yüreğinde.... Bu akıl almaz...Bu ele avuca sığmaz kadına... Bu şiddetinden Rabbin koruyacağı kadına...! ! Diz çöktürmüştü..... Karanlık çökerken daha mabetlerde buluyor kendini.. Mumlar adıyordu İsa’ya.... Çok geçmeden secdeler edecekti yaradana.... Konstantin’i ne elim bir ihanet bekliyordu....! ! ! ! O gece Haliç’ te bekleyecekti Fatih....! ! ! Bir güvercin kanadında uçarak gelecekti İstanbul.... Alnında peygamber mührü.... Ardında Sultan Fatih....! ! ! ! Fatih’ in gözlerinde haklı bir gurur... Asalet katre katre yüzünde... Hergece kandiller yanacaktı İstanbul’ un gözlerinde... Hergece farklı bir lezzetti İstanbul Fatih’ e...! ! ! ! Ayasofia...! ! ! Bu sancılı gecelerin ardından vaadedilen... Evlad – ı Cihan’ dı Fatih’ e.....! ! ! ! Kıble Kabe’ de ne mübarek evlattı.... Göğsünde iman... gözlerinde İstanbul.... Ansızın çekip gitmişti Fatih... Bu ne acıydı... Bu nasıl ızdıraptı yarabbi...? ? Şafakla sokaklara fırlıyor.. Çığlık çığlığa her sokakta Fatih arıyordu İstanbul... Alnı secdeden kalkmıyor... Yalvarıyordu....”dön”..! ! ! Muhammet aşkına....! ! ! ! Etekleri değiyordu ıslak sokaklara... Minarelerden yükselen “sela”lara karışıyordu... Bakir hıçkırıkları....! ! ! Acıdan inliyordu İstanbul...! ! ! ! Nasıl çekip gitmekti bu Fatih...! ! ! ! Ne O’ na tapanlar avutuyordu yüreğini... Ne laleler... Ne de Kız Kulesi.... Ve o günden sonra hiç kimsenin yatağına girmeyecekti... Kin kusuyordu İstanbul.. Gece gibi çökecekti her şeyin üstüne.... Hiç kimseye merhamet etmeyecekti... Bu tehlikeli kadın...! ! ! Faili meçhul cinayetlerin azmettiricisi olacak! ! ! ! Sultanın torunlarını teker teker harcayacaktı...! ! ! Ve ne zaman minarelerden yükselen selalar duysa Yerle bir olmak isteyecek... Yürekleri sızlatacaktı yakarmaları... Yarabbi...! ! ! ne zaman kopacak kıyametim...! ! ! ! Dayan İstanbul....dayan...! ! ! Bu kederi taşıyabilen.... Bir sen kaldın.... birde ben.... Biraz daha dayan....! ! ! ! Yasemin Külahlıoğlu/İSTANBUL... |
tebrikler