Sarı Sonbahar Mavi Eylül
Çok değil iki satır arasıydı yaşadıklarımız
Düşlerimiz vardı; hiç kimsenin bilmediği bakir kuytularda Sadece bizde.. Döksem diyorum artık yürek kırgınlıklarımı, Sersem bir çerinin sepetindeki gibi önüne Sonsuzluğun koynuna bıraksam düşlerimi Sen der, sevdan der, sevdam der... Oysa seni yitirdim bir sarı sonbaharda yürek kuytularımda, Bulmak için tırmandıkça kanıyor her hücrem olta ucundaki balık misali Sensizliğin akıntısına kapılıp sürükleniyorum, Susuyorum; sensizliğe, susmak kabullenmekse eğer çığlık çığlığa yüreğim işte ruhum senli düşüncelerimin bozgununa uğramış sensizliğe köle hecelerim yitik,cümlelerim mahkum İki avuç arası hüzün darboğazında, gölgelerimin raksını izler oldum her düşüncem yüreğinde mola yeri bendeki bana çok uzaklarda yüreğimde tarifi belirsiz savaşlar yenildim senli düşlerimin yokuş sevdalarında kırdın ümidimin kanatlarını bir mavi eylül sabahı kesikler açtın, yüreğimin sürgün sevdalarına uyandırdın rüyamın en güzel yerinde.. bir çocuk ağlıyor içimde her akıttığım gözyaşlarımda tekrar tekrar ölüyorsun ruhumun ellerinde ve ben kendi içimde yanıp kavruluyorum umarsızca.. çaresizce.. gözlerin vardı derin mavi.. gelgitlerinde benliğimi yitirdiğim. ve gözlerin aklıma gelir bazen bilirimki o gözler vuslata özlemdir bilirim ki o gözler hüzne yenik, tıpkı benim gibi tıpkı senin gibi bakmıyordur artık öyle güzel,sevgi dolu.. gölgen düşer,geceler uzar adını yazarım bendeki sana vedasız sonumuz vedamız olsada, su ve ekmek kadar muhtacım sana demek.. mahşere mi kaldı? |