Hangi Mazinin Külüsün Sen!..Bir zirve seçelim haydi kendimize Ağlamak, susturulmuş bir çocuk olsun Gözlerindeki yaş olalım aşk mendilimizle Sessiz ve boş odalarda yuvarlanarak Eskil gölgeleri çiğneyelim sevgiyle Hicaz şarkılar demleyip bir çaydanlıkta Zülfüne sevda işleyeyim aldanışların Gözlerindeki panayır sevinçlerine kapılarak Sana bir çırpıda evreni indireyim Gönlümdeki yüce sevgiyle... O düğümlü boğazımızda eski zaman düğünleri İyileşmemiş sancı odalarında enjeksiyon kokuları Mızraba tutunan çığlıklara söz olup birlikte Savrulup ötelere, yırtmak bütün karanlıkları Çığlık olmak bir menzilde, sarılmak isyanlara Geceleri uyutmak seninle düşlerin sıratında Ve tutunmak yüreklice bütün anlamsızlıklara… Ah benim yüreğimde harelenen asırlık yangınım Hangi mazinin külüsün, gül açtıran yüreğimde! Sen içimdeki kuytu orman, sen isimsiz polenim Sen nasırlı avucumda aşkla sakladığım biletim Kirpiğinin coğrafyasına yaşanası düşler ektiğim Gir ruhumun saraylarına, sana güller dereyim… Hüznün yağmuru tez diner, sinemde bakışların yanar Yokluğunun kor cennetindeyim, hep seni düşünürüm Umutlar serdim aşkın pazarlarına, sevenle bölüşürüm Dilimin yangınıdır sevdan, üşüdükçe aşkı örtünürüm Seni anlatmayan masallara öfkem, düşlerle avunurum Kıyısını arayan sevgi dalıyım ben, dalganla savrulurum… Selahattin YETGİN |