Ka'b Bin Malik (Allah O'ndan razı olsun.)
Üç aylar içinde sahabi efendilerimizi anlatan bir şiir yazalım etkiliği için nasibimize düştü: Ka’b Bin Malik (r.a.)
Şiirdeki her türlü kusurumdan ve hatamdan dolayı Rabbime sığınırım. Üç ayların Ümmeti Muhammediye başta olmak üzere devletime, milletime ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini dilerim. Okurken korkmadığım sesten, Serçe gibi titrerdim duyunca. Hameset şiirlerimde şaha kalkmışken, Korkarım dudaklardan! Semanın kapıları açılır mı, Ateş kırbaçlı zebaniler doğar mıydı kalemlerden? Arabistan’da bir şair vardı. Müslümanlığın ilk döneminde. İkinci Akabe biadında söz vermişti. Allah’a iman edecek, peygamberi destekleyecekti. Bedir savaşına katılamamıştı. Çünkü Bedir O’na göre Akabeler kadar mühim değildi. Bedir bir sefer değildi. Müslümanlara cihad izni verilmeden önce Müşrikler Müslümanlara defalarca saldırmışlardı. Artık müslümanlar da kendilerini savunabilirdi. Mekke’li müşriklerin zararına olacak şekilde hareket edebilirlerdi. Haber gelmişti. Suriye tarafına gitmiş ve dönmekte olan Ebu Süfyan’ın kervanı yoldaydı. Peygamber bu nedenle yeteri kadar müslüman ile yola çıktı. Ebu Süfyan’ın da bundan haberi olmuştu. Kervan yön değiştirdi ve kurtuldu. Mekke’den yardım talebi de olumluydu Mekkeli’ler yaklaşık bin kişilik asker göndermişti. Müslümanlar ise üç yüz civarındaydı. Kervan kurtulunca Müşriklerin bazısı şavaşmak için neden yok dese de Müşriklerin çoğunluğu sayılarına güvenip savaş istiyordu. Bedir bir destandı, İslamiyet’in dünya üstünde var olma destanıydı.. Bedir bir sır fısıldardı o günden bu güne... Bir Müslüman üç müşriğe bedeldi...! "Hakiki iman eden dünyaya meydan okuyabilir"di...! Tebük seferiyse bambaşkaydı. Kur’an ifadesiyle “Zorluk Gazası”ydı. Ordusu da “Zorluk Ordusu”ydu Ömer bu seferde geri kalmıştı Ebabekirden Ve bu yüzden ağlamıştı...! Bu seferde Osman’dan razı olmuştu peygamber! Bu sefer için verilen sadakalar hazinelerle ölçülmüyordu. Sadakası kabul olunanların yazıldığı divan bu seferde zikredilmişti. Bütün müslümanların hazırlık yapması isteniyordu. Sefer uzundu, düşman güçlüydü. Münafıklar bu sefer öncesi kendilerini belli etmiş, Bu sefer öncesi münafıklara yardım eden bir Yahudi’nin evi yakılmıştı. İlk defa seferin nereye yapılacağı Tebük için bildirilmişti. Bu seferde tembeller ve ihmalkarlar da açığa çıkmış... Bahaneler üretilmişti! Mevsim çok sıcak ve meyvelerin olgunlaşma zamanıydı. Hem Tebük uzaktı, düşman da kalabalıktı. Düşman Bizans’tı...! (1434 yıl önce dünyanın en kuvvetli devletiydi.) Tebük seferi bambaşkaydı. Ka’b bin Malik de gölgeye ve meyvelere düşkündü. Bugün yarın hazırlanırım derken geç kalmıştı. Bu seferden geri kalmıştı şair. Biraz daha bekleseydi peygamber ve dostları Giderdi, gidecekti. O da Dostlardandı. Şair bile olsa o da sınanıyordu demek ki…! Kara gök gürüldesin semada. Korkmuyorum. Bin yıl, ikin bin yıl sonra ben... Ya geç kalırsam... Sağanak sağanak ızdıraplar devşiriyorum. Ebabiller kirpiklerime kanat çırpmış. Ebreheler gönlümü talan etmede. Ebabiller bereket için uçmaz ki. Ebreheler boşuna gururlanmaz ki… Fil ordusunu dağıtanlardan korkuyorum İşte bu yüzden korkuyorum kuşlardan.... Tebük seferine bahanelerle katılmayan, Kaç kişi kalmıştı Medine Sokaklarında, Yetmiş kişi, seksen kişi belki de, Medine bomboştu... Medine’nin taşları sefere gidenlere ağlıyordu... Şair tanırdı dünyayı. Yıldızlarla fısıldaşır. Taşlara dost olmayı da bilirdi. Hurmaları çocuk gibi sever. Sularla kaybolup giderdi çöl düşüncelerinde... Ya ben nasıl kaybolayım kendimden? Yedi milyar ayna kök salmışken beynime! Yedi milyar insan nefes alıp verirken kalbimde! Orhan gazi nasıl vurulduysa Hilofiraya Yıldırım nasıl yenildiyse Timur’a Ben de öyle vuruldum ve yenildim Kendi içine defnedilmiş bir mezara gömüldüm. Bahaneler üretiyorum.!!! Peki ya… Ka’b…. Neler düşünmüştü beklerken? Gidenler nereye gitmişti sefere? Bizans’a karşı kazabilir miydiler? Ka’b neden gitmemişti.? Peygamber ne düşünürdü O’nun hakkında? Hiç adı geçmiş miydi oralarda? Şiirleri okunmuş muydu seferde? Bir şair ne düşünürdü bu durumda? Seferde Ka’b’ı hiç sormayan peygamber, Tebük’te sormuştu onu. -“Ka’b ne yapıyor” demişti. Cevap vermişti Abdullah Bin Üneys: -Elbiselerine ve boyuna bakıp gururlanması O’nu seferden alı koydu” ya Nebi diyordu. Mu’az bin Cebel de : “Onun hakkında iyilikten başka bir şey bilmem” diyordu. Peygamber susuyordu. … Ve Tebük seferinin değeri neydi Allah nazarında? Peygamber ne kazanmıştı bu seferde? Maksat hasıl olmuştu işte... Savaş olmasa da... Müslümanlar imani bir zafer kazanmıştı... ... Gitmeyenler gidenleri karşılıyor. Gitmeyenler peygamberi kutluyor. Gitmeyenler özür beyan ediyordu. Şairin ise özrü yoktu. Ne diyebilirdi ki...? Doğruyu söylemekten başka. Sığınmadı yalana Ka’b Bin Malik: Seferden geri kalmak için bir özrüm yoktu! dedi “Doğruyu söyledin" diye karşılık verdi peygamber. "Şimdi kalk, Allah hakkında hükmünü verinceye kadar bekle!”dedi. Ka’b ayrılmıştı mescid’i Nebevi’den Kaç kişi yolunu kesti. Yanlış yaptın dediler. Küçük düşürdün kendini! Peygambere özür beyan etseydin. Allah da affederdi seni dediler. Bu sözler ateş gibi yayıldı Medine’ye Özür beyan edenler dışlandılar Allah’ın selamına bile hasret kaldılar Evlerine kapandılar… Utandılar Ka’b ise hiçbir şey olmamış gibi Cemaatle namaza devam etti. Çarşıda pazarda dolandı. Kapanmadı evine. Yakışmazdı da şaire. Gel gör ki: Kimse konuşmuyordu. Peygamber de ondan yüz çeviriyordu. Görmezden geliyordu... Ka’b… Veryansın etti dostlarına. Ey Ebu Katade dedi: “Bilmiyor musun Allah’ı ve peygamberini nasıl sevdiğimi.” Cevap gelmiyordu. Cevap gelmedikçe soruyordu.. “Bilmiyor musun Allah’ı ve peygamberini nasıl sevdiğimi.” Cevap gelmiyordu. Cevap gelmedikçe soruyordu.. “Bilmiyor musun Allah’ı ve peygamberini nasıl sevdiğimi.” Ebu Katede dayanamadı. “Allah ve Resul’ü daha iyi bilir” diyordu. “Allah ve Resul’ü daha iyi bilir” Ka’b ağlıyordu. Ağlayarak düşünüyordu. Beklemesi gerekiyordu demek ki... Ne demişti peygamber o’na “Kalk ve bekle” Yapayalnız kalmıştı. Dışlanmıştı. Bu hâl elli gün sürdü. Sanki elli asır gibi gelen elli gün… Üstüne üstlük….Bu gurur kırıcı olaydan sonra Bir mektup geldi Kıptilerden Şöyle diyordu Kıptiler Ka’b’a: “Hukukunuz çiğnenmiş… Kıymetiniz bilinmemiş… Yanımıza gelin, size ikramlarda bulunuruz….!” Şairlerin değerini bilenler de vardı işte. Peygamber de haber göndermişti aynı günlerde “Zevcesinden uzak dursun” denilmişti. Bir tarafta dışlanmıştı İncinmişti gururu. Kara bir yalnızlığa mahkum edilmişti. Diğer tarafta izzeti ikram daveti vardı. Şiir yazmayı bile başarmıştı da Aklı daha önce böyle çile görmemişti. Müslüman olmuştu oysa, Yetmiyor muydu? Bahanesi yoktu işte! İcabet etmemişti bu sefere. Zorlama var mıydı dinde? Susacak mıydı...! Ka’b susmadı. Kıptilerden gelen mektubu buruşturup attı. Sesi çıkmıyordu ama Daha da ezilmek, dışlanmak istiyor gibiydi. Çünkü bunu hakettim diyordu! Elli gün, elli asır gibi geçmek bilmedi. Duvarlar üzerine yürüdü. Sular onu boğmak için yaratılmıştı. Hurmalar zehirli akrep gibi dilini ısırıyordu. Elli gün, elli asır gibi geçmek bilmedi. Secdeleri gözyaşından ıslanıyor. Kıyâmda duramıyordu utancından. Rükûya koşuyor. Dayanamıyor atıyordu kendini secdeye. Deli gibiydi.. Nasıl dua ediyordu bilmiyordu. Duymuyordu artık kendini. Duymuyordu. Bir sabah namazı ertesi Sesler yükseliyordu. “Ey Malik oğlu Ka’b müjde...” deniliyordu. Üç sahabinin de tövbesi kabul olunmuştu. Diğer iki dostun tövbesi : Bedir’in hürmetine kabul olduysa, Bu şairin tövbesi niye kabul olmuştu? “Onlara, şairlere ancak, sapıklar uyarlar” Diyorken ayeti kerime... Şairin tövbesi nasıl kabul olurdu? Şairler ağlarken, Peygamber ayetin devamını okudu. “Ancak iman edip, Salih işler yapanlar… Ve Allah’ı çok ananlar müstesna… Onlar diğer şairler gibi değildirler” Ey Ka’b … Tövben nasıl kabul oldu? Doğruyu söylediğin için mi? Cemaatle namaza koştuğun için mi? Şair olduğun için mi? On beş asır sonra Biz ne yapalım ey şair… Nasıl tövbe edelim …? Tövbemize nasıl sabredelim....! Bizim cemaatimiz Yanımızda sahabe arkadaşlarımız yok .. Ne dersin ey Ka’b... “Kalk ve bekle” der misin peygamber gibi… “Kalk ve bekle” der misin… |
mükemmel ötesi olmuş
yalnız içinde taş var:)
kalemin kelamın susmasın
bende tamamlayamadım henüz sahabilerle ilgili şiirimi
selam dua ile