ZAMANIN KÜLLERİ
İntizarım dökülürken zamanın küllerinde
Nasıl da geçmişti gönül mevsimi Başımda meltemli aşklar eserken Sen lavanta kokulu eflatun yar Kalbimde kadife aşk gözlerimde yakamoz Nasıl da eğlenirdik sahil meyhanesinde Şarkılar söylerdik hüzzam gecelerde Zerrin aşklar sürgün ufuklara dağılırken Yorgun teknelerde rüzgârın şarkısını dinlerdik Nasıl da öpüşürdük çocuksu sevinçlerimizle Aşkın sarhoşluğu ruhuma çökmüş Özlemin keder denizinde boğulmuşum Yitirmişim ruhumu aşkın meltemlerinde Yârin okyanus gülüşleri kalbime düşmüş Nasıl da ağlaşırdık sürgün aşkımıza Kader firkat mevsimini getirmişti Ağlayan aşkımız kalbin rıhtımını kuşatmıştı Gecenin kanserinde rüzgârın çığlıkları Nasıl da ağlaşmıştık sahil kahvesinde Kadife aşkın çocuksu gözyaşlarıyla Yitirmişim kalbimi firkat rıhtımında Veda edip ayrılırken özlem mevsiminde Nasıl da savurmuştu kader aşkımızı İntiharlar kuşanmışım sürgün gülüşlerle Çocuksu aşkımız kalbin salıncağına takılmış Sahipsiz gülüşlerim sürgünlük fotoğrafıma düşmüş Nasıl da dalmıştık yıldızların kadife rüyalarına Yakamozlar gecenin makberinde küllenirken Kalbin rıhtımını çocuksu gülüşler kuşatmış Aşkın bahçeleriyle süslü doruklar Nasıl da sarılmıştık yanık kalbimizle Ayın gözyaşları rüyanın kanserinde tütüyordu |