Hercai
Ben, kekik kokulu dağların,
Sen, yosunlu denizlerin havasını solurken, Ve fanusta bir çiçek gibi solarken; Martı çığlıkları arasında geleceğim kentine. Metropollere sığmayan hayallerimi, Boncuk boncuk dizeceğim boğaza. Yeni bir efsanenin telkarisi olarak, Kız Kulesi’ne kalsın hediye. Zembereğini kıracağım saatlerin, O gece zaman dursun diye. İnsan arenasında, ketum kelimelerle ‘Geldim!’ Dememi duymayacaksın. İki kıtaya yayılan kokunu, Uzun uzun ciğerlerime çekeceğim. Ay tenine dokunmadan, Kabuğuna çekilen bir deniz gibi Uzaklaşacağım oradan. Fabrikaların, vapurların homurtusundan, Bitkin düştüğün yataktan uyanana kadar, Cırcır böceklerinin sesine aşina bedenimi, Sürükleyeceğim kirlenmemiş iklimlere. Masum bir bebek gibi uyu, Yorgun gözlerin uykuda dinlensin! Kırgın yüreğine yine gam değmesin, Geldiğimi bilmemen daha iyi! Işığını gözlerinden alan yıldızlara tutunup, Tenha bir limana atarım kendimi. Tüm ihtişamıyla İstanbul senin olsun, Yayladağı yeter bana Hercai! 24.05.2013 Muhittin Alaca |