BEN DE Mİ ÂKİL OLSAM (?!)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Akil Adamlar ve Heyeti Nasiha
Kategori: Güncel Yorum Sayısı : 1 Tarih : 04-Nisan-2013, 22:52 : 376 Yazar: fikriyet Akil Adamlar projesinin, 1919’da Heyeti Nasiha adı ile de uygulandığı ortaya çıktı. Ermeni, Rum, Yahudi ve işgal güçlerine karşı halkın sesini çıkarmaması öğütlenmiş ve yeni bir vatandaşlık tanımı anlatılmaya çalışılmış. Bugünkü süreç konusundaki belirsizlik gibi, o zamanki proje konusunda da halk arasında, medyada ve siyasilerde bir belirsizlik göze çarpıyor. Azınlıklarla ve işgalci güçlerle huzur içinde yaşanması için öğüt verildiği söyleniyor ancak tüm Anadolu dolaşılarak halkın Saray’a, Padişah’a ve yönetime desteği sağlanmış. 15 Mayıs 1919’da heyet Konya’da iken İzmir Yunanlılar tarafında işgal ediliyor ve 18 Mayıs 1919’da heyet İstanbul’a dönüyor. 19 Mayıs 1919’da ise Samsun’dan yeni bir hareket başlıyor. Türkiye’deki mevcut Fen kitapları, dersleri ve öğretim yöntemleri ile teknolojide ilerleyemediğimiz gibi, Tarih kitabı ve dersleri de öyle bir halde ki, ders çıkarılacak Tarih Bilimi, romanlardan ve dizilerden bile daha kötü durumda. 19 Mayıs’ı, Kongreleri ve Kurtuluş savaşını tetikleyen “Heyeti Nasiha” neden kitaplarda yer almaz? Neden Tarih bilimi çocuklarımıza ders çıkaracak şekilde öğretilmez? 10 yıl önceki olayı bile unutup ders çıkaramıyoruz. Tarih tekerrürden ibarettir. Geride bıraktığımız zaman, yeniden Tarih yazılacak kadar oldu. Yeni tarihle birlikte eski tarihimiz yeniden yazılmalı. Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner “mütareke dönemi” ile ilgili araştırmaların az olduğunu söylemişti. Yine o dönemdeki basın da “mütareke basını” adı ile bilinmekte ve hainlerle işbirliği yapmakla suçlanmaktadır. Heyeti Nasiha hakkındaki eser Mevlüt Çelebi tarafından 1992 tarihinde yazılmış ve internette yayınlanmış. Aşağıdaki yazıların bir kısmı bu eserden alınmıştır. (bakınız) “Heyeti Nasiha” olarak bilenen heyetin isminin “Heyeti Mahsusa” olduğu da iddia edilmektedir. Heyete Osmanlı hanedanına mensup Şehzade Abdurrahim başkanlık yapmaktadır. Halkın Saray’a, Padişah’a ve Şehzade Abdurrahim’e bağlılığı ve sevgisi karşılama törenlerinde oldukça dikkat çekicidir. Örneğin İzmir’de Heyeti Nasiha’yı 200 bin kişinin karşıladığı yazılmış. O zamanki projede Belediyeler, Valiler, Devlet memurları, Milletvekilleri, şehrin ileri gelenleri, medya mensupları de dahil olmuş. Adeta bir bayram, şenlik, tören, miting havası estirilmiş. O zamanki Başbakan Damat Ferit İngilizlerin İstanbul’daki temsilcilerini ziyaret edip, Heyeti Nasiha’ya İngiliz subaylarının da katılmasını istemiş. İngiliz temsilcisi Damat Ferit’ten daha karakterli çıkmış olmalı ki, bu mümkün değil demiş. Ancak İngiliz subayları heyetin gezdiği yerlerdeki durumu rapor etmişler. 1919 tarihli gazetelerde Heyeti Nasiha hakkında çıkan haberler: 11 Nisan 1919 tarihli İkdam Gazetesi: “Meclis-i Vükela’nın Anadolu’ya iki heyet göndermeye karar verdiğini, bu heyetlerin Anadolu’nun muhtelif yerlerini gezerek halka, unsurlar arasında uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin edeceğini” 14 Nisan 1919 Sabah Gazetesi: “Heyet-i Nasiha Anadolu’yu adım adım dolaşarak halkın, haklı ve yasal isteklerini dinleyerek herkesi irşad ve tenvir ederek, muhtelif unsurlar arasındaki eski sevgi ve muhabbeti ihyaya çalışacaktır” Anadolu Heyet-i Nasihası Başkanı Şehzade Abdürrahim Efendi’ye göre heyetin amacı: “heyetin bu seyahatten amacı, savaşın felâketlerinden etkilenen Anadolu halkını se-lâm-ı şahane ile taltif etmek ve aynı zamanda Anadolu’nun ihtiyaçlarını yakından görerek neticesini hükümete bildirmektir.” Dahiliye Nazırı M. Ali Bey, İkdam Gazetesi’ne 15 Nisan 1919’da verdiği demeçte heyetin görevi hakkında şunları söylemiş: “… heyetler, unsurlar arasında ortaya çıkan karışıklık ve yanlış anlamaları gidermek ve bütün unsurların birbirlerine karşı vatandaşlık hissiyle davranmalarını temin edecektir…” M. Ali Bey, Monitör Gazetesi’ne verdiği demeçte de şunları söylemiş: “Bu heyetlerin gönderilmesinin bir amacı vardır. Türkiye’deki anasır-ı muhtelife arasında varolması gereken ahenk ve barışı temin etmek.” Gazetecinin, “başarı ümit ediyor musunuz?” sorusuna Dahiliye Nazırı M. Ali Bey şöyle cevap vermiş: “şüphesiz, heyette Ermeni ve Rumların da bulunması muvafakiyet için bir zandır” İkdam Gazetesi: “Anasır-ı muhtelife arasında ortaya çıkan nifakın izalesi.” Alemdar Gazetesi: “Teftişat icrasıyla beynelanasır muhâdenet (dostluk) ve meveddetin (sevgi) iade ve temini.” Sabah Gazetesi: “Ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i haziranın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ…” Vakit Gazetesi: “Memalik-i Osmaniye’de yaşayan muhtelif anasır arasında vifak (uyum) ve meveddetin iade ve temin-i idamesi… ve selâm-ı mahsusu tebaya tebliğ etmek” Takvim-i Vakayı Gazetesi: “Savaşın felâketlerinden müteessir olan tebaaya padişahın selâmını iletmek.” Heyet Anadolu’daki çoğu illere ve ilçelere uğramış. Manisa’da, Türk, Rum, Ermeni ve Musevi ileri gelenleri heyeti karşılamış, törenler yapılmış. Manisa’da belediyede eşraf ve mahallî memurlar şerefine 60 kişilik bir ziyafet verilmiş. Davete; eşraf, ulema, Rum, Ermeni, Musevi toplumları dinî liderleri ile İzmir’den gelen heyet katılmış. İzmir’de Rumlar, silâhlı çeteler kurarak Türkleri sindirmek için eşkıyalıklarını artırmışlar. Türkler ise kurdukları cemiyetler aracılığı ile İzmir’in Türklüğünü ispatlamaya çalışıyorlar. İzmir’li Türkler asırlardır yaşadıkları toprakların Yunanlılar tarafından işgalinin yaklaştığını hissediyorlarmış. İzmir’de Köylü Gazetesi’nde çıkan bir yazının özeti, bugün bazı medya organlarında çıkan yazılarla aynı. Sanki bugün yazılmış gibi. Köylü Gazetesi de her türlü milliyetçiliği ayağının altına almış..! “Padişah ve sadrazamımızın Anadolu’ya göndermeye karar verdikleri Heyet-i Nasiha’nın görevinin “öğüt” vermek olduğu anlaşılıyorsa da, bu öğüdün cinsi bugüne kadar tam olarak bilinmiyordu. Bugün heyetin görevi biliniyor. Padişahımız savaşın getirdiği sıkıntıdan pek muzdarip olan devlet anasırı arasında dostluk, birlik ve sevgi istiyorlar. Padişahımız, Anadolu’ya heyetler göndererek hepsi evlâtları ve tebaaları olan muhtelif anasıra memlekette kardeşçe, vatandaşça yaşamaları hakkındaki ulvî arzuları ileteceklerdir. Padişahımızla hükümetimizin bu teşebbüsleri, memlekette anasır farkı kalmadığını ve hukuk-u vataniyede müsavatın kurulduğunu göstermesi itibarıyla gayet mühimdir. Eski bildiklerimiz geçmiştir. Artık şovenizm denilen koyu kızıl milletçilik taassubu bundan sonra eski heyecan ve sıcaklığını koruyamaz. Bu koyu kızıl milletçilik taassubu insanlık ve medeniyet için bir afettir. Dünyada milliyet farkları olsa bile insanlık ve beşeriyet farkları yoktur… Evvelce Anadolu’da Türk ve Rum kardeş gibi idi…” 1919’da Köylü Gazetesi’nin yazdıklarına bakınca yeni bir vatandaşlık tarifi yapma projesi uygulanmış gibi. Ancak proje sadece Türkleri etkilemeye dönük olmuş. Ermeni, Rum, Yahudi ve işgalciler bu projede samimi olmadıkları gibi, onlar bir arada yaşamak değil, Türkleri bu topraklardan atmak düşüncesindeler ve bu düşüncelerini gerçekleştirmek için de ellerinden geleni yapmışlar. O tarihlerdeki hükümet de kiliseye ve yabancılara şirin gözükmek için sürekli tavizler vermiş. Bu tavizlerin karşılığında ülke işgal edilmiş, vatandaşlarımız zulüm görmüştür. Tarih bilmeyenler ve tarihten ders almayanlar hala aynı tavizleri fazlasıyla vermeye devam etmektedir. Anadolu’yu gezen Heyeti Nasiha Aydın’a vardığında kendilerini karşılayanlar arasında ve merasime katılanlar arsında hiç din adamının olmaması dikkat çeker. “Aydın’ın müftüsü, imamı, hacısı ve hocası olmadığından mı yoksa başka bir maksatla mı heyeti karşılamaya gelmedikleri” sorulur. Aydın’daki Esat Hoca’nın etkisi ve teşvikiyle karşılama törenine gelmedikleri öğrenilince Esat Hoca’yı çağırırlar. Esat Hoca’nın verdiği cevap bugün için de geçerlidir! “..sebeb-i teşrifinizi bildiğimiz için istikbalinize varamadık. Bizim nasihata ihtiyacımız yoktur. Hıristiyanlarla iyi geçinmediğimizi kim söylüyor? Eğer siz söylüyorsanız bütün cihan umumî efkârına siz ilân ve tebliğ etmiş oluyorsunuz. Bu havaliyi gezeceksiniz, Hıristiyan mahalleleri mamur ve âbâdân (şen, bayındır), İslâm mahalleleri ise muhtac-ı ümrandır. Biz Türkler, cephelerde harp edip aziz vatanımızı korumaya çalışırken, onlar fabrikalar kurmuşlar, bağlar, bahçeler içinde yaşarlar. Servet, saadet, refah her şey onlarda, fakr-ü zaruret Türkler de toplanıyor. Nasihati bizlere değil, bizi iktisaden öldürmeye çalışan zümreye vermeniz lâzımdır.” Hoca’nın bu sert cevabına heyet sinirlenir ve bugünlerde çok kullanılan “provakatör” lafına benzer olarak “milletin arasına tefrika soktuğu” söylenir. Esat Hoca “Aydın’da bütün münevverlerin aynı fikir ve kanaatte olduğunu” söyler ve şöyle devam eder: “Sözlerimin kıymetini ve içinde saklı hakikatlerin mahiyetini siz takdir edemezsiniz. Aziz milletimiz elbette takdirde gecikmez. Millet bizim yolumuzdadır. Sizin yolunuzda kimsecikler yürümez” Heyeti Nasiha Antalya’ya varır. Antalya İtalyanlar tarafından 28 Mart 1919 tarihinde “halkın can ve mal güvenliği kalmadığı ve asayişsizlik” gerekçeleriyle işgal edilmiştir. Heyetin amacı ve niyetindeki belirsizlik burada da göze çarpar: Antalyalılar “Anavatandan ayrılmamak için Antalyalıların canlarını feda etmeyi göze aldığını ve bir işarete baktıklarını” söylemişler. Bir İngiliz subayı Antalya’daki merasimleri raporlarken “unsurlar arasında barışı sağlamaktan çok hükümet ya da sarayın taşradan bekleyebileceği desteği tespit etmek olduğunu” yazmıştır. Heyeti Nasiha Konya’da iken 15 Mayıs 1919’da İzmir yunanlılar tarafından işgal edilir. 18 Mayıs 1919’da İstanbul’a dönerler. Heyetin başındaki Şehzade Abdürrahim’e Anadolu’ya geçmesi tavsiye edilir: “keşke avdet buyurulmasa da Konya’da kalınsa idi. Memleketin bu hale tahammül etmesi mümkün değildir. Başa geçer büyük bir hareketin çıkmasına sebep olurdunuz” Padişah ve Şehzade halkı harekete geçirmeye niyetlidir ancak Damat Ferit engel olur. Bir gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yeni bir heyet göreve başlar…! Pkk terör örgütü ile ilgili yürütülen projelerde ve bugünkü süreçte, Akil Adamlar’ın esas rolü nedir bilmiyoruz ancak, sadece bir ay görev yapan Heyeti Nasiha gibi, yeni bir 19 Mayıs’ı tetiklerse şaşırmamak lazım. Kaynak: fikriyet.com/anasayfa/haber_detay.asp?haberID=761
|