Aşkın Sessizliğine Sarılıştır YaşamakŞimdi, gün batımı bir yalnızlıktır seni düşünmek Yanağımın karanlık kasabalarına yağmur yağarken Bölsem yudumlara sevgini, ruhumda düğümlensen İçimin yongasız ocaklarında ah, alevlere dönüşsen. Senli düşünüşlerin yorgun omzunda dudakta ismin Kokun doluyor loş odama, toprak kendini inkârda Öfkemin fermuarını çekiyorum, hayalin duvarlarda Gel çok üşüyorum, özlemin kör bir bıçak buralarda. Sen, argın bir iç ağrısının düşünsel ruletisin besbelli Senli anıların sarı izlerinden geçip dolaşsam yüreğini Bizimki, miadı eskimiş biletlerin kahırla sökülen teni Ben kendi dağımın sevdalı efesi, alkışlama temsilimi. Yaramda derinleşti aşk,‘Bir gün, çıkıp gel uzaklardan’, Sızılı bir ömrün yanaklarından süzülüyor düşlerin nefesi Yaşam, aşkın raylarından gelip geçen bir aldanış karesi Ben, senli masalarda yokluğa kadeh kaldıran aşk delisi. Şanına biçili kaftandır aşk, kelime-i şahadet gibi gizemli Sana kurulu saattir bu yürek, içtiğim su gibi, düş gibi terli Sana gider vapurlar, kaçak bir yolcunun yürek titremesi Sana yorgun, sana sevdalı, kürek mahkûmu gibi, dirençli. Ne zamandır yoksun, olmazlığın kadar özlüyorum seni Bırak her şey dağınık kalsın, hayalin dolaşsın sıratımda İç sesimin gümbürtüsüne karışsın varlığına dokunmak Dünyanız sizin olsun, aşkın sessizliğine sarılıştır yaşamak. Selahattin Yetgin |