Dilsiz Kaval
ağaç yaprağına gecikmiş
ısırdın yeşilimi düş tenimden nemli tırtıl kaç denize yorgun kaç gemi kısılmış rüzgârın sesi soyunur giysilerim kırgın bin yıllık tutkuda sımsıcak nefesin boşuna üfleme küllenmiş ateşi dilsiz kavalın ezgisi küheylân koşması gözlerin kırmızıda durur acının akşamı ışığa küskün bedenim yorma kendini çocuk düş tarlası değil dikenli çit yüreğim Dursun Nadir |