Kül Ağacıyapraklar yolun karşısından savrulmalı ya da bu hüzün dünyanın sonu olmalı nedir aranan artık geçmiş bulutlardan kitap indirdi insanlar kendine okunmamış, kimse tarafından evine gidebilenlere diyor evine her adım da bir yaşam soğuk anlayış şüphe mi bu biraz aksine biri hatırlatmalı kargalara ya da ölüme korkulan olmadığını aklın karanlık gökyüzüne de paylaşılan bir sırdır bizim omzumuz ya da bir rüya ortasına keskin dokunuş dilimizin işleyişi iki el ayak sesi yağmurlu havalarda da yankılanmayan eski zaman müzisyenleri ve ben gün ortası yangını oyunudur oynadığımız dilimizin ucunda yakalanan ya da o izlenimi veren her şey veya zorunda olmadan bizi tutuşturan sözcüklerimiz her fırsatta doğaçlama notaları çiçektendir melodimizin az da yaz ayları gülünden sessiz ve kesin veya hatta çaldığımız ölümün arşivinden sonsuzluk türküleri başlarken size böyle böyle sabahları biz çiğ ile çiğdem üstümüzde kendine eğik yarım ay ay/ saçlarımız az biraz dağınık dudaklarımızda sessizlik yemini rüya ortası size dokunmadan göğsümüzü gere gere gösterdiğimiz külümüzdür bizim |
ah yaşamak, yana yana bitmedik gitti...
(kutlarım, çok güzeldi.)