5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1822
Okunma
Sensin, kıtalar boyu dolaşan o şöhretin,
Mukadder heybetiyle tek sahibi sanatkar.
Büyük bir ihtişamla yarattığın kudretin;
Yankısından mezardan ölü canlanır kalkar.
Tereddütü ufukta cezbedâr güzel sardı.
Müptela çehresini mutlak bir ezel sardı,
Hep arafta bekleyen yüzyıllık bir devrimi;
Her aruzu reddeden umutsuz gazel sardı.
Sana hırsız diyenin boynuna kement takıp,
İbret-i âlem diye tutup sürüklemeli.
Gece-gündüz başına koyarak bir murakıp;
Belki böyle ödenir her ithamın bedeli.
Ruhunu çepeçevre isyankâr meltem sardı,
Tedavisi imkânsız mecruh-ı elem sardı.
Ne idüğü belirsiz romantik vücudunu;
Hakikati katleden ölümcül mâtem sardı.
Hangi hazin yenilgi başına üşüştü de,
Bu kadar efkârlanıp hüzünlendin yiğidim.
Hangi ebabil kuşun taşı sana düştü de;
Hayat imtihanından pek elendin yiğidim.
Bedenini ağ gibi mustarip melâl sardı.
Gökyüzü meftun oldu; arşı bir ihlâl sardı.
Mâzî, yerle bir oldu; sarsıldı kürre-i arz;
Âtî ihtiyarından genci ihtilal sardı.
Hürriyet gibi aydın hür şafakta dalgalan,
Ey şuâra indinde (p)ârâya tapan şâir.
“Masum bir tebessümdü” senden geriye kalan;
Bir hatıra olarak ne varsa sana dâir.
Öz nefsinden utanan bir nesli haclet sardı,
Ahengi boydan boya dehşetli illet sardı.
Tahayyül uykusuna dalınca mahzun gönül;
Şiiri şahlandıran şâiri gaflet sardı…
ârâ: Allah, Tanrı, Yaradan
5.0
100% (6)