İŞTE BAK...
Yine havadan özlemlediğim o saf temizlik akıyor.
Parça parça beni bekliyor; gel diyor, tut diyor ve sev diyor. Ama ben korkuyorum sevmekten; kar gibi sonu görünmüyor. Cama vurunca eriyen, çiğnenince kirlenene benziyor. Bakıyorum da pencereden dışarıya rüzgâr savuruyor. Aynı yöne yönelen yüzlerce ak meleğin ömrü uzuyor. Birleşiyor camın önündekiler çoğaldıkça çoğalıyor. Ve duygularımı berraklaştırıyor, beni mutlu ediyor. Ben ise parmaklıklar arkasından izliyorum sadece. Beni düşündürüyor, ufkumu genişletiyorum böylece. Rüzgâra kapılmış kar gibi konacak bir dal düşlüyorum. Ve ben de saf bir kar gibi ilk gördüğüm dala konuyorum. Yavaş yavaş bir ağırlık çöküyor üstüme, üşüyorum. Karanlık çökmek üzere, ondandır diye düşünüyorum. Çünkü karanlık benim yalnızlığım ve yine başlıyorum. Yalnızlığıma, umutlarıma ve üstelik korkuyorum. Perdeyi açtığımda şiddetlenmiş rüzgârın sesine. Uzakta bir gölge görünüyor, kar yapışmış ensesine. Evet, o gölge benim gölgem duygularımın gölgesi. Gerçekleri toplamaya çalışıyor, bu da neyin nesi? Bana doğru tuhaf ama gerçek olan bir el geliyor. ‘Seni seviyorum’ diyor ama gözler boş boş bakıyor. Gözleri boş bakanın sevgisi de yalandır biliyorum. İşte bak görünüyor: benden uzaklaştı, başkasına gidiyor. 12.02.2004 |
Cama vurunca eriyen, çiğnenince kirlenene benziyor.''
kar beyazlığındaki duygular...
yalın ve duygusal dizelerdi...
kutlarım..