KAR
KAR
…..kar yağdığı gündü,bütün kar yağışları,uyku ile geçen gecelerin sabahında perdeler açıldığında fark edilirdi.Bu bende çocukluk günlerimden beri hep aynı oldu ve sabah fark ettiğim bu beyaz çöl, ruhuma mutluluk duyguları yaymış ince bir sevinç sıcaklığı bırakmıştı.Evden çıktığımda kadife yağışları devam eden kar,daha bir coşkuya dönüştürdü sevinçlerimi.Günlerdir çekilen kuru soğuk ve şehir sıkıntıları birden farklı duygularla yeniden yaşama sevinçlerine dönüşüyordu.Şehre bir beyaz buse bırakır gibi sessiz sedasız düşüyor gibiydiler kar taneleri .Bu kar beyaz şölen karşısında,birikmiş hüzünlerim kaybolup gitmişti.Sır dolu uzanmış şehre bakıyorum Topkapı sarayı ve yarımada tüm İstanbul karlar altında.İnsana düşler kurduruyor beyazın sessizliği.Bu sessizliğe yürüyen vapurların dansı görülmeye değerdi ve her iskeleden insan hikayeleri toplaya toplaya hareket ediyorlar.Boğazın sularında ilerleyen vapurların yıllarca devam eden bu itaatkar seyirleri takdire şayandır.Son iskeleye kadar martılar refakatinde büyülü dansın raksı ile gidiyorlardı.Birçok vapur ve uluslararası dev gemiler,dünya şehrini selamlaya selamlaya kar yağışı altında seyir ediyorlardı.Şehrin sabahını saran kar, sis tozlarına benziyor gözün gördüğü her yön beyazımsı heyecanlar yansıtıyordu.Kar taneleri her biri birbirinden farklı birer melek gibi huzur verici iniyor yere ve İstanbul hiç alışık olmadığı kadar mutlu,harika bir fotoğrafı kayda geçiriyordu yine. Ağaçların kar ile kaplı görünümleri,bedeninden ayrılan ruhun beyaz ve ışıklı tasavvuru gibi uhrevi bir anlam yüklüyordu gözlere.Yürüyorum derin hayaller kurarak ne rüzgarın ıslığı ne de kuşların ötüşleri kar karşısında ilgimi çekmiyor.İçli hikayeler okuyor gibiyim.Acılarla çevrili insanları düşündüm, kar güzelliği karşısında ısıtmış olabilirler miydi dünyalarını.Kar ve soğuk kamçılarını sallarken yalnızların dünyasında neler oluyordu.Hayatlarında gülmeyi unutanlar mutlu olmayı hiç tadamayanlar nasıl matem tutuyorlardır kim bilir.Ne kar beyazlığının getirdiği sevinçler ne de temizlenen havanın ılık nefesleri hiç biri yetmiyordur kederlerini hafifletmeye.Her mevsim her an diz çökerten acılar altında kalıyorlardır bu insanlar.Ateş düştüğü yeri yakıyordu ve bunları hissetmek düşünmek hepimiz için herkes için geçerli olmalı ama maalesef toplumsal unutkanlıklarımız ,zaaflarımız ve yabancılaşma süreci kendi değerlerimizin aramızda yaşamasına engeller dikti.Aynı Allah’a ve inançlara bağlı iman kardeşliklerin arasına girdi ulusalcılık oyunları,kardan daha soğuk ve çığ düşmesinden farksız ayrışmalar hızlandı.Oysa bu yeryüzü dünyasında yüksek medeniyetler kurmuş haklı ve doğru evrensel bir imanın sahibi bir millet olarak,sevinç ve acılarda ortak olma bilinci,bizim en kuvvetli özelliğimizdir ve her şeyin üstesinden gelecek güçtedir.İnsanı ve insanlığı sevgi ve adalet ve özgürlükler anlamında kurtaracak adımların kodlarını taşıyor bu özelliğimiz.Ve bu muhteşem karakter yapımız kaybolmamalı,genleri ile oynanmasına asla izin verilmemeliydi .Başından beri hissettiğim güzel duygularım bu düşünce anaforunda giderek azaldı yerini kederli olayların yansıttığı hüzünlere bıraktı.Zamana sığdıramadığım onca gel-gitler,hayata dair tecrübeler,bilgi ve okuma birikimlerim nelerin daha doğru olduğunu gösteriyordu,ancak yeni bir viyana bozgunu gibi bizlere toplumsal sendelemeler yaşatmak isteyenler var.Aileden eğitime,eğitimden aynı vatan aynı ideal kardeşliğine kadar bizi durdurmaya, değiştirmeye çalışanların bitmeyen ayartıcılıkları var.Kar beyazın bir başka yüzüydü bu.Benzeri toplumsal düşüncelerin hiç eksik olmadığı günümüzde kardeşlikten ziyade düşmanlıkları ve farklılaşmaları artırıcı oyunlara her gün yenileri ekleniyor.Kar beyaz karşısında beni duygu ve düşünce acılarına sürükleyen konuların ne zaman düzeleceğinin merakı ve umudu çok yoruyor beni.Kar ve onun mutlu ışıkları her zaman örtse de şehrin çirkinliklerini,toplumsal açlıkları ve yalnızlıkları,bırakıp gittiğinde bizi,o beyaz örtü kalktığında yüz yüze geleceğiz gerçeklerimizle. Hangi birine el atılmalı ve nereden başlanılmalı.Duygularım ,toplumsal kaygılarım insan hikayelerinde rastlaştığım acılı iniltiler ben merkezci yaşamak yerine duyarlı bir insan duruşu ile gücüm nispetinde etkili olmayı gerektirmekte.Evrensel düşünce bilincimin eseri olarak bunu duraksamaksızın sürdürmeliydim,bencil düşünmemem gerektiğini biliyorum.Toplumsal barış yolunda inançlarımızın ışığında pekala mesafeler alınır.Biz kardeştik ve hiçbir farklılık bizi birbirimizden ayırt edemezdi,çanakkale’de aynı siperlerde aynı inanç ve heyecanlarla omuz omuza gelirken, bugün neler oluyordu da,nasıl hasım ve düşman olabiliyorduk.Bunu bu noktalara getirenlerin oyunları muhakkak bozulmalı, dün ne güzel kardeşce yaşamayı başarmış bir toplum aynı huzur ve mutluluğu yakalayabilir,bugün de mümkün bu.Ve kar ,nasıl ki şehri eşitliyor her taraf aynı renkle görünüyorsa,kar beyaz bir örtüye acil ihtiyaç vardır.İnsanlarımızın duygu,zihin ve düşünce kodlarına ayar olacak doğru adımlar kar beyaz gibi başlangıçlar gerçekleşmeli.İnsanlık tarihinde peygamberler ve bilge önderleri ve mütefekkirler her zaman çile çekmiş çare ve özgürlükler için hayatlarını vermişlerdir.Bu uğurda ne yapılsa azdır tarih ve insanlık,yeryüzünü barış yurdu yapanları unutmayacaktır. Sabah ve kar,insan için en iyi yüzleşme kendisiyle çevresi ile muhasebe yapma süreci oldu bana,okula yaklaşıyorum sık sık arkadaşlarla karşılaşmak güzel onlarla birden kaynaşıyor öğrenciler,yönetmelik,ders,müfredat gibi konular arasına sürükleniyoruz,dışarıda kar yağıyor ve beyaz güzellik herkesin gözlerinde güneşler açtırıyor kar ve sevinç, kar ve sıkıntı,kar ve çözüm denklemleri bir bir gözlerimin önünden geçiyor,.Mü’min insan inşası için,kitabın ışıklı rehberliğine ne çok ihtiyacımız olduğunu tekrar tekrar önemsiyordum ,ders zili çalıyor sınıfa yöneliyorum … mustafa KAYA 2013/beylerbeyi |