Siyah saçın ortasına kızıl bir gül takarsın
Kâkülünün arasından çapkın çapkın bakarsın...
İnce belden bükülürsün, işve ile salınır,
Dökülürsün yüreklere yangın yangın yakarsın.

Siyah saçlar, ak omuzlar üzerine saçılır,
Her kıvrılış, kadehlerden yudum yudum içilir.
Oynadıkça utanç gider; açıldıkça açılır.
Gözlerimden yüreğime ateş gibi akarsın.

Sen coştukça coşar sazlar, sanki salon yıkılır,
Baygın gözler, hepsi senin vücuduna takılır,
Titredikçe beyaz gerdan, hep iştahla bakılır,
Sen aldırmaz, kıvrılırsın, keklik gibi sekersin.

Raks ederken, gönüllerde çağlayan bir pınarsın,
Loş ışığın ortasında yıldız yıldız yanarsın.
Tattırmazsın gerçi ama, ne nimetler sunarsın,
Aç gözlerin sofrasına kırıntılar dökersin.

Çiftetelli başlayınca birden nasıl coşarsın,
Gözün görmez tüm dünyayı, utanmayı aşarsın.
Yerde öyle kıvranırsın, sanki aşkı yaşarsın,
Vücudunu yılan gibi kıvırırsın, bükersin.

Her kıvrılış işve dolu, her dönüşte zerâfet,
Dön güzelim, dönsün dünya, dönsün balar,, sarhoş et,
Bir kaçamak işmar ile, gönlümü de bir hoş et
Benim sarhoş düşlerime ne günahlar ekersin...

Ünal Beşkese