BABİL'E VEDA
Marduka’nın aşk imparatorluğu yıkılmıştı
Çirkin yüzlü keşişler hurefeler anlatır olmuştu Ejder kabzalı hançerin sırrı neydi o zaman Aşk mı ihanet mi Yoksa Kan mı ölüm mü Devşirme sözlerle nokta koymaya calışma bana Böyle kandıramazsın kâinatı Sarayın yıldız düşen uçurumuna Hangi güzel çıkmıştı hatırladın mı Kimse bilmedi yüreğine düşen ateşi İçin için ağladı yandı kavruldu Altınlarını yetimlere dağıtan eşsiz güzelikteki prensesti "Deli" dediler "şeytan’a inanıyor" dediler Zindanda binbir türlü işkence ettiler O haçlı zorbalığına isyan edip de "Allah" dedi Oysa ki Kaf Dağı’nın ardında değildi o ilâhi davet Yazılacaktı tüm bunlar Okunacaktı birgün elbet Leyla’yı anlatacaktı taraçalarda O çöl ceylanını Büyük şair Fuzûli Ya Mecnun’un ızdırabına ne demeli Asırlar boyu dilden dile anlatılan hikâyesi Acı mı ayrılık mı bilmem aşk mı Güneşe bakan tanrılar bile büyülenmişti Şimdi çok kurak Mezopotamya Kana doymadı Ne Fırat ne Dicle ne de Bağdat Hata mı yanlışlık mı yanılgı mı Cennette yasaklı meyvayı koparan Adem’le Havva değil miydi Sözüm ona zulüm ile Müslümanlık oluyor öyle mi Sonra o deri kaplı kitap geldi Osmanlı’ya Matrakçı Nasuh Usta İncilerle yakutlarla süsledi Haseki Sultan Rukal’ı karanlık haremine kilitledi Yakamozların denize düştüğü gecelerde Sırrını anlatacağı bir dostu olduğunu biliyordu Sayfa sayfa hece hece okudu onu Okudu gazeli O hayatın yüreğin ve Babil’in gerçeği Zangoçlar çanlarda asılı duran günahlara vursunlar artık Çıksın âciz bedenlere hapsedilmiş ruhlar Bilmezler ki Ecdâdımın sesini duyanlar kıyamet koptu sanırlar Söylenecek söylenmiştir Yazılan yazılmıştır Gerisi artık susmalara kalır Çünkü hep kahır hep kahır Bu Babil’e son veda Gerisini bilmem Mahşere mi kalır … Bedirhan Keklikci |
Kana doymadı
Ne Fırat ne Dicle ne de Bağdat
Hata mı yanlışlık mı yanılgı mı
Cennette yasaklı meyvayı koparan Adem’le Havva değil miydi
Sözüm ona zulüm ile Müslümanlık oluyor öyle mi
Sonra o deri kaplı kitap geldi Osmanlı’ya
Matrakçı Nasuh Usta
İncilerle yakutlarla süsledi
Haseki Sultan Rukal’ı karanlık haremine kilitledi
Yakamozların denize düştüğü gecelerde
Sırrını anlatacağı bir dostu olduğunu biliyordu
Sayfa sayfa hece hece okudu onu
Okudu gazeli
O hayatın yüreğin ve Babil’in gerçeği
Zangoçlar çanlarda asılı duran günahlara vursunlar artık
Çıksın âciz bedenlere hapsedilmiş ruhlar
Bilmezler ki
Ecdâdımın sesini duyanlar kıyamet koptu sanırlar
Söylenecek söylenmiştir
Yazılan yazılmıştır
Gerisi artık susmalara kalır
Çünkü hep kahır hep kahır
Bu Babil’e son veda
Gerisini bilmem
Mahşere mi kalır …
Sağol Kardeşim. Sağol Bedirhan ...Duygu seline saldın beni...Kuyuda kalmış Yusuf gibiyim.. ...Işık Hocam nefesine sağlık